İlginçlikte üstümüze yok.

Sonu düşünmeyiz.

Her şeye balıklama.

Bodoslama dalarız.

Aklımız başımıza gelince de iş işten geçmiş olur.

Sayısız örnekler vermek mümkün.

Geçen gün Bafra'daydım.

Bir grup eski eğitimciyle biraradaydık.

Bir dokunup bin ah işittik.

Bafra'nın önemli okullarından biri Cumhuriyet Ortaokulu'dur.

Bu okulda görev yapan öğretmenler 1991'de biraraya geldi.

Kooperatif kurdu.

Yörükler Köyü Geleriç mevkiinde.

Halkın deyimiyle Kaymakam Kampı bölgesinde tapulu 30 dönüm bir alanı satın aldı.

Yörükler Belediyesi'ne giderek inşaat için izin istedi.

'Veremeyiz' denildi.

'Çare yok mu?' diye soruldu.

'Olmaz mı?' diye cevap verildi.

Çare; kaçak yapılaşma gösterildi.

'Ceza keseriz, olur-biter' denildi.

Villa tipi konutlar bitirildi.

Belediye ceza kesti.

Tahsil etti.

Bu kez Orman İşletme Müdürlüğü devreye girdi.

Orman alanını izinsiz işgal etmekten dava açtı.

Mahkeme yıkım kararı verdi.

Aldırış eden olmadı.

Belediye yol-su.

PTT telefon.

TEDAŞ elektrik verdi.

Tüm eksikler giderildi.

Öğretmenlerin, okulların kapalı olduğu yaz aylarında tatil yapabilecekleri bir site oluştu.

Rüyada gibiydiler.

Bu alan Samsun Büyükşehir Belediyesi'ne dahil edilene dek.

Büyükşehir Belediyesi sulak alandaki 130 evi bir ay içinde yıktı.

Gerekçe birinci derecede sit alanı olması.

Sırada 200 konut var.

Yıkım bekliyor.

Tepkiler de birbiri ardına sıralanıyor.

Öğretmenler, Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz ile görüşmek istiyor.

Bir türlü kabul etmiyor.

Çaresizler.

Geçmişte yönlendirenlerin.

Hizmet verenlerin.

Zorda kalmalarına fırsat bırakmayanların en az kendileri kadar suçlu olduğunu söylüyorlar.

Haksız da değiller.

Yasalara aykırı iş mi yapıldı?

Anında engel olunmalı.

Suça teşvik edip, sonradan cezalandırmak yakışık almıyor.

Suyu, yolu, elektriği yapan.

Telefona kavuşturan.

Bugün mağdur olmalarına zemin hazırlayanlar suçsuz mu?

Bence suçlu.

Ne olacak şimdi?

Yıkım kaçınılmaz gibi.

Yazık.

Çok yazık.