Davalarmış...
Dava adamlarıymış...
Birileri bunlardan bahsedince gülerim...
"Hiç bir dava yoktur ki günümüzde...
Satılmayacak bir bedeli olmasın!" der geçerim!
***
Öyle ya...
Herkesin davası ve dava aşkı...
Listelerde kendisini göremediği ana kadardır...
Sonra bin bir mazeret ile istifalar...
Eleştiriler...
İftiralar...
Bir sonraki seçimde dava değiştirmeler...
***
O nedenle...
Hep söylemişimdir...
Ben devlete de...
Belediyeye de şirket mantığıyla bakarım...
Kim devleti zengin edecekse...
Kim hem hizmet görüp hem geride borç bırakmayacaksa...
Yani yönetimde kim liyakatliyse...
Kimin hayalleri güzel, hedefleri ulaşılabilirse...
Onun tercih edilmesini isterim...
***
Kendi içinde demokrasiyi yaşatamayanların demokratlığı...
Koltuklarına talip çıkana kadardır...
Siyasette dava savunuculuğu...
Kendileri koltuklara aday gösterilmeyene kadardır...
O nedenle...
En çok da milletime üzülürüm...
Hamaset dolu nutuklarla...
Din, millet, Atatürk gibi değerlerle...
Yönlendirilip oyu alınmaya çalışılan...
O değerler üzerinden ayrıştırılan...
Kutuplaştırılan...
İnsanlarım için hayıflanırım!
Yoksa...
Benim için hepsi...
"Tencere dibin kara...
Senin ki benden kara..."
Ya da...
Yuvarlanıp birbirini bulmasından başka bir şey değildir!