Grip aşısı sayesinde, grip semptomlarının hafif geçirilmesi ya da hastalığın önlenmesi mümkün.
Sıcaklık düşüşleriyle birlikte soğuk algınlığı ve grip gibi solunum yolu enfeksiyonlarının görülme sıklığı artıyor. Bu dönemde, bağışıklık sistemini destekleyerek grip gibi bulaşıcı hastalıklardan korunmak çok önemli. Özellikle grip hem çocuklar hem yetişkinler hem de yaşlılar için ciddi sağlık riskleri yaratan bir hastalık.
Grip virüsü her yıl mutasyona uğradığı ve farklı türleri ortaya çıktığı için, vücuda önceden bir bağışıklık sağlamak zorlaşıyor. Bu noktada grip aşısı, virüse karşı en etkili koruma yöntemlerinden biri olarak öne çıkıyor. Grip aşısı, vücudu belirli grip virüslerine karşı hazırlayarak bağışıklık kazanmayı sağlıyor ve hastalığın şiddetini azaltıyor.
Acıbadem LifeClub Sağlıklı Yaşam Hizmetleri’nden Aile Hekimliği Uzmanı Dr. Derya Işık, konuyla ilgili şunları söyledi: “Grip, influenza virüsünün sebep olduğu, ani başlangıçlı bir solunum yolu enfeksiyonudur. Kış aylarında büyük kitleleri etkileyen salgınlara neden olmaktadır. Grip virüsünün çok yüksek bir bulaşıcılık gücü vardır. 1918-1919 tarihlerinde pandemiye sebep olan İspanyol Gribi olarak adlandırılan grip salgını, dünya nüfusunun 1/3’ünü etkilemiş ve nüfusun %10’unun hayatını kaybetmesine sebep olmuştur. 1989’dan bu yana 5 büyük salgın meydana gelmiştir.
Her yıl dünya genelinde 1 milyar yeni vaka olduğu tahmin edilmektedir. Kuş gribi, domuz gribi gibi tabirlere kulağımız aşinadır. Bu isimlendirmelerin bize verdiği bilgi şudur; grip hastalığına sebep olan influenza virüsü, domuz ve kuş gibi hayvanları da enfekte etmekte ve enfekte hayvanda bu virüs bazen mutasyon geçirip sonrasında insanlara geçebilmektedir. Eğer mutasyon, virüsün geniş bir genetik kodu üzerinde değişiklik yaparsa o seneki salgının daha bulaşıcı ve ağır geçme riski olmaktadır.”
Kimler Yüksek Risk Altında?
İnfluenza virüsünün sebep olduğu grip hastalığının ayırım yapmaksızın tüm yaş, cinsiyet ve popülasyon gruplarını etkilediğine de dikkat çeken Dr. Derya Işık, “Çoğu vakada 7-10 gün süren üst solunum yolu şikayetleri ile devam eden ve ayakta geçirilen bir hastalık olarak atlatılır. Bağışıklık sistemi zayıf olan riskli hasta grubunda ise ilerleyici alt solunum yolu enfeksiyonlarına yol açmaktadır. İnfluenza için risk grupları arasında; ileri yaş özellikle 65 yaş üstü bireyler, bebekler, KOAH, amfizem, astım gibi kronik akciğer hastalığı olanlar, sigara kullananlar, diyabet ve böbrek yetmezliği gibi bağışıklık sistemini olumsuz etkileyen hastalıklara sahip olanlar, kemoterapi ve steroid gibi immünsüpresif tedavi alanlar ile doğuştan bağışıklık sistemini etkileyen rahatsızlıkları olanlar sayılabilir.
Salgınlarda bazen belli hastalar daha çok etkilenmektedir. Buna 2009 yılındaki H1N1 gribi salgını örnek verilebilir. Bu salgında özellikle gebeler etkilenmiş ve yoğun bakıma yatış oranında artış olduğu görülmüştür. Bu durumun mekanizması halen net bir şekilde çözülememiştir.
Bulaşıcılığı çok yüksek olan influenza virüsünün, her yıl antijenik özellikleri değiştiği için, maalesef hastalık geçirilse bile uzun süreli bağışıklık geliştirilememektedir. Kış aylarında hastaneye yatış vakalarının %25’inden grip hastalığı sorumludur. Yukarıda sayılan riskli gruplar toplumsal hayattan izole edilemeyeceği için, sene içerisinde birden fazla kez grip hastalığına yakalanabilirler. Bu durum da hastaneye yatış ve can kaybı sayılarını artırmaktadır. Risk grubunda kabul edilmeyen genç, sağlıklı ve üretken popülasyon, sosyal hayata daha çok dahil olduğu için bunlarda hastalık atak hızının daha yüksek olduğu görülmüştür. Bu grup influenza hastalığına yakalandığında, semptomların ağırlığına göre 3-4 günlük yatak istirahatine ihtiyaç duymaktadır. Bu da okula gitmede aksaklığa ve iş gücü kaybına sebebiyet vermektedir” dedi.
Niçin Grip Aşısı Olunmalı?
Dr. Derya Işık, aşı sayesinde gribe bağlı hastaneye yatış ve can kaybı oranlarında ciddi bir azalma sağlanabileceğinin altını çizdi ve ekledi: “Yukarıda saydığımız riskli bireyler kesinlikle aşılanmalıdır. Aktif iş ve öğrenim hayatı devam eden bireylerin de aşılanarak immünizasyonları sağlanmalı ve aktif iş gücü kaybının önüne geçilmelidir. Genç ve üretken bireylerin aşılanmasındaki diğer amacımız ise KOZA etkisi yaratmaktır. Kalabalık ortamlarda çalışan insanlarda bağışıklık sağladığımızda, virüsün toplum içerisinde yayılma hızı düşecek ve riskli hastalar için KOZA etkisi sayesinde ikincil bir koruma sağlanmış olacaktır. Bu denli bulaşıcı bir hastalıkta epidemi hatta pandeminin önüne geçmek, iş gücü ve ders kayıplarını önlemek, hatta belli oranda can kayıplarının önüne geçebilmek için hem birincil hem de ikincil korumayı sağlamak amacı ile risk guruplarıyla birlikte kalabalık alanlarda çalışan gönüllüler de aşılanmalıdır.”
Grip Aşısı Çeşitleri Nelerdir? Ne Zaman Aşı Yaptırılmalı?
Her grip sezonu değişim gösteren virüs nedeniyle, grip enfeksiyonunun insanları farklı etkileyebildiğini belirten Acıbadem LifeClub hekimlerinden Dr. Derya Işık, zamanlama için ise sonbaharı işaret etti: “Ülkemizde üç influenza virüsüne karşı olan trivalan ve dört değerlikli tetravalan aşılar bulunmaktadır. FDA tarafından da onaylanmış bu aşılar inaktive, canlı zayıflatılmış ve rekombinant olmak üzere 3 farklı yapıya sahiptir. Her aşı tipi için üretici firma kendi güvenlik profili ve yaş grubu endikasyonlarını belirler. Bu sebeple aşılama öncesi hekim muayenesi önerilmektedir.
İnfluenza aşılarının içerikleri; bir önceki grip mevsiminde elde edilen virüs çeşidine göre hakim olan suş esas alınarak Dünya Sağlık Örgütü aşı komitesi tarafından oluşturulmaktadır. Şubat sonu- mart başı gibi kuzey yarım kürede bir önceki grip dönemine bağlı olarak aşı içeriği belirlenir, üretilir ve dağıtım eylül ayı başında yapılır.
Aşı, influenza aktivitesi başlamadan önce, tercihen ekim ayının sonuna kadar yapılmalıdır. İnfluenza aktivitesine bağlı olarak virüs toplum içinde dolaştığı sürece aşılamaya devam edilebilir. Aralık ayına kadar yapılan aşının hastalık komplikasyonlarını engellediği görülmüştür. Erişkinde koruyucu antikor yanıtı, aşılamadan iki hafta sonra ortaya çıkar. Grip sezonu boyunca da koruyuculuğu devam eder.”