Yıl 2002.
AK Parti iktidarıyla birlikte pembe tablolar yüreklere su serpmişti.
Toplumun her kesimine söylemlerle umut aşılanmıştı.
‘Tam bize göre iktidar diyerek, her şeye daha iyi bakar olmuştuk.
Yıllar ilerledikçe geçmiş suçlanarak sabırlı olunması istenmişti.
Sabredildi.
Bu kez devralınan enkazın tahmin edilenden de kötü olduğu belirtilerek, halktan mühlet istendi.
‘Hay hay denildi.
Bu arada akıl almaz vaatler hiç eksik edilmedi.
En iyisi biziz denildi ve beyinlere enjekte edildi.
Huzurdan, istikrardan söz edildi, en sıkıştıkları anda gündem değişiklikleri imdada yetişti.
Darbe iddiaları ve operasyonlar ‘Can simidi oldu.
Değişimden söz edildi.
Birileri malı götürdü, toplum sefilleri oynamaya başladı.
Yakınmalar, ‘Geçinemiyoruz feryatları yardım paketleriyle dindirilmeye çalışıldı.
İşsizlik aldı başını gidiyor.
İş bulunacağı yerde, sadaka türü çözüm yolu tercih edildi.
Yoksulluk ürkütücü boyutlara ulaştı.
Diğer Cumhuriyet dönemi ile AK Parti dönemi kıyaslamaları yapılır oldu.
AK Partinin solladığı öne sürüldü, toplum inandırılmaya çalışıldı.
Geçmişin var olanları, hayallerle yok edilmeye çalışıldı.
Tüm bunlara rağmen AK Partililerin dilinden düşürmediği tek şey ‘Her şey daha iyi olacak teraneleri oldu.
Sahi siz gerçekten her şeyin daha iyi olacağına inanıyor musunuz?
Acı acı gülümsediğinizi görür gibi oldum.
Haydi hayırlısı.
Yakakent silbaştan…
Samsunun en batısındaki, geleceğin turizm merkezi olmaya aday Yakakent İlçesinde radikal kararlar alan Belediye Başkanı Burhan Bayrakdar konuşuluyor.
Burhan Bayrakdar kararlar almış, uygulamaya başlamış bile.
Ne de olsa yaz yaklaşıyor.
Çekiciliği ile yazları nüfusu katlandıkça katlanan Yakakentin farklı hale getirilmesi gerekli.
Tipik bir kasaba görüntüsünden çağdaş kent görüntüsüne kavuşturulması için.
Başkan Bayrakdar, önce minibüsçülerin, otobüsçülerin ve otoların adeta otoparka dönüştürdüğü meydanı, sonra sahili motorlu araçlardan kurtardı.
Ardından Cumhuriyet Caddesine sınırlama getirdi.
Şimdi meydana farklı bir güzellik kazandırmanın çalışmalarına geçti.
Denize iskele yapmayı planlıyor.
Aydınlatılacak iskelede fıskiyelerle apayrı bir güzellik kazandırılacak.
Sahildeki derme-çatma binaları yıktı.
Bu alanı yeşillendirecek ve gezi yolu yapacak.
Böylece halkın sahilini halka açacak.
Yılların alışkanlıklarına kimileri karşı çıksa da son verdi.
‘Yakakent turizm kenti olacak diyerek, sosyal etkinlikler programı hazırladı.
Sorunlara çözüm getirerek yakınmaların önüne geçti.
Tüm bunları yaparken, akl-ı selim Yakakentlilerle elele verdi.
Farklı , modern, çağdaş Yakakent yaratıldı.
Burhan Bayrakdar ileriyi düşünüyor ve ona göre projeler yaratmanın gayreti içinde.
Tüm bunlar kıt imkanlara rağmen yapılıyor.
Bize düşen Burhan Bayrakdarı kutlamak ve yoluna devam etmesini dilemek.
Haydi hayırlısı.
Atakumda seyyar tuvaletler ne oldu?
Siz sorduğuma bakmayın, Atakum sahilindeki seyyar tuvaletler yerinde.
Yerinde ama kapalı.
Yani kullanılamıyor.
Havaların ısınmasıyla birlikte sahile akın eden vatandaşlar, hacet ihtiyaçlarını seyyar tuvaletlerin kapalı olması nedeniyle giderecek yer bulamayınca etrafına bakınıp, eğer kimseler yoksa yan tarafında gideriyor.
Bu da güzel sahilde kokuya neden oluyor.
Atakum Belediye Başkanı Metin Burmanın bundan haberi olduğunu sanmıyorum.
Haberdar olsun istedik ve Samsunun en önemli sahilini kokudan kurtaralım, vatandaşın ihtiyacına da çözüm bulalım istedik.
Ne dersiniz?
Gülümse:
Padişahın atı…
Padişah bir gün atıyla kır gezintisi yaparken seyislerine demiş ki:
Bu atı çok sevdiğimi bilirsiniz. Bu atın ölüm haberini bana getiren seyisin kellesini vururum. Atıma çok iyi bakacaksınız.
Aradan birkaç yıl geçmiş, padişahın atı ahırda ölmüş. Seyislerden biri padişahın sözünü hatırlamış, telaşlanmışlar, ne yapacaklarını bilememişler. Birinin aklına İncili Çavuş gelmiş, bu işi ona danışalım demişler. İnciliye varmışlar, durumu anlatmışlar.
İncili demiş ki:
Ben bu işi çözerim, siz işinize gücünüze bakın.
İncili, padişahın huzuruna varmış:
Padişahım, senin bir küheylan vardı ya…
Evet
Ahırda gördüm. Yanına yaklaştım. Su verdim içmedi, yem verdim yemedi, nalları da havaya dikmiş öylece duruyor.
Yahu sen şuna öldü desene!
Padişahım ben demedim, sen söyledin öldüğünü. Bir ceza vereceksen kendine ver.
Aforizma:
Tarihte Bugün:
3 Mayıs 1951: Demokrat Parti Meclis Grubu nda din eğitiminin genişletilmesi istendi.