Son günlerde sıkça konuşulan.

Tartışılan şey hibe.

Hibe karşılıksız bağış.

Olur mu?

Bana zor geliyor.

Kimse vermez.

Daha doğrusu niye versin.

Verirse, karşılığını bekler.

Hele hele günümüzde!

Bugüne dek hibe görmedim.

Biri çıkıp bağışladım, dese nedenini sorarım.

Başıma çorap örmesinden korkarım.

Gerçi Türkiye'de korkusuzlar çok.

Hatta hibeyi az bulanlar da.

İşin garip yanı hibe kapanlar el üstünde tutuluyor.

Makbul adam görülüyor.

Peki hibe iyi niyetle alınmaz mı?

Kurumuyla işi olmayanlar verirse altından bir şeyler arar mıyız?

Aramaz olur muyuz.

Biz öküzün altından bile buzağı ararız.

Buluruz da.

İşin özü; hibe vereni de, alanı da rahatsız eder.

Zafer Çağlayan'ın 800 bin liralık saati halen konuşulmuyor mu?

Sıkça buna benzer haberler gazetelerde, televizyonlarda yer almıyor mu?

Tekkeköy hayli zamandır tartışılmıyor mu?

Hibe şahsa değil, kuruma.

Kim kazançlı dersiniz?

Henüz belli değil.

Eğer kimin kazançlı olduğunu sorarsanız, bence veren.

Hem de alanın kazançlı göründüğü yerde.

Bu kadar konuşulup, tartışıldığına göre, akla kara ortaya çıkacak.

En azından meclisin çıkarması gerekir.

Çıkarabilir mi?

Şimdilik havanda su dövüyorlar.

Birileri ateşleyip gruplaştırırsa seyreyleyin gümbürtüyü.

Hibe konusu ciddi iş.

Ciddiyetine binaen hareket edilmeli.

İyi değerlendirilmeli.

Birilerinin kullanıp, kullanmadığına iyi bakılmalı.

Şeffaf olmalı.

Hibe ile sorgulanan olunmamalı.

Durduk yerde baş ağrıtmamak için.

Ne dersiniz?