Fırat nehrinin toprağı ipek bir şal gibi sardığı yörelerden, Mezopotamya dan geliyorum.
Bir sabah uyandığımda Şefaat Ya Resul Allah diyeceğime dilim sürçmüş olmalı ki,
Seyahat ya Resul Allah demişim. Bu yıl sürekli seyahat halindeyim.
Gaziantep Cahide Derneği’nin davetlisi olarak Haytap ekibimiz güney illerindeydi. Gaziantep, Kahramanmaraş, Nizip, Kilis, Birecik, Suruç, Halfeti ve Urfa.
Yol boyunca tüm barınakları taradık. Bizden önce giden hekim arkadaşlarımız yaklaşık iki yüz köpeği kısırlaştırdılar. Gerekli acil operasyonlar yapıldı.
Kahramanmaraş özel hayvanat bahçesi felaket idi. Hayvanat bahçesinden ziyade bir işkence ve ıstırap merkezi gibi adeta .
Buradan Aytemiz Petrol Genel Müdürlüğü’ne duyuru yapmak isterim. Derhal Kahramanmaraş Aytemiz Petrol mercek altına alınmalı.
Biz Haytap olarak, konuyu zaten yargıya taşıdık.
Başkan Av. Ahmet Kemal Şenpolat gerekli hukuki işlemleri başlattı.
Hayvanlar, daracık kafeslerde üst üste nefes alamaz şekilde yaşam savaşı veriyorlar. Ayı hasta ve biçare aciz .
Her taraf pislik içinde ve hastalık yuvası. Bunlar, dışarıdan görebildiklerimiz.
Haytap’ın denetimini duyduklarında kapıları kapatmışlardı.
Başkan Av. Ahmet Kemal Şenpolat ancak geç saatlerde savcı ile girip inceleme yapabildi. Olay, ulusal basında da yankılandı.
Kahramanmaraş özel hayvanat bahçesi derhal kapanmalı.
İşin enteresan yönü ise, Kahramanmaraş halkı da bu duruma çok üzgün ve hayvanat bahçesinin kapanması görüşündeler.
Gaziantep Hayvanat Bahçesi ise çok büyük. Ancak kaplanların, jaguarları, fillerin ve tüm hayvanların yeri sınırlı bahçeler değil, ormanlar ya da milli parklardır.
Okurlarıma Jack London kitaplarını okumalarını öneririm. Eğer hayvanların da onlara bağışlanmış bir canları olduğuna inanıyorsanız ve bu felsefeyi anlamak istiyorsanız lütfen okuyunuz. Elinizdeki kitap gözyaşlarınızla ıslanacaktır.
Biz hayvan aktivistleri olarak elimizden gelenin azamisini yapabilmek için var gücümüzle çalışıyoruz.
Sevmek zorunda değiliz ve sizler de ille sevmek zorunda değilsiniz.
Ancak hepimiz onların da yaşam hakları olduğu vargısını kabul etmeli ve saygı duymalıyız. Hayvanlar bize Allah tarafından emanet edilmiş, insanlığa adanmıştır.
Allah, Onlar benim sessiz ümmetimdir . der.
Asıl seslenmek istediklerimiz, seslerini duyamadıklarımızdır.
Onların da psikolojileri bize benziyor. Onlar da bizler gibi gülüyor ve ağlıyor.
Üzülüyor ve acı çekiyorlar.
Yavrularını acımasızca gasp ettiğinizde gözyaşları içlerine akıyor. Hatta bazen bizler gibi ağlıyorlar… Neden hala görmüyoruz.
Yüreklerimizi paslı ve kirli prangalar mı kilitledik?
İnsanın kendinden daha zayıf ve güçsüz bir canlıya sırf gücünden faydalanarak eziyet etmesi, işkence etmesi, hunharca davranması, zehirleyip öldürmesi insanlıkla bağdaştırılamaz.
Her türlü yaşam ihlaline karşıyız. İnsan dışındaki tüm canlıların da yaşam hakları onlara Tanrı tarafından bağışlanmıştır. Bu bizim hem dinsel, kültürel, toplumsal kısaca ulusal değerlerimizdir. Her türlü işe koşulan, horlanan sahipli-sahipsiz tüm hayvanların yaşam hakları olduğuna bir kez daha dikkat çekmek isterim.
Bir hayvanı anlamanın en iyi yolu empati yapmaktır.
Unutmayın bugün susuyorlar. Yarın mahşerde hepsi konuşacak.
LÜTFEN KAPINIZIN ÖNÜNE SOKAK HAYVANLARI İÇİN BİR KAP SU, BİR KAP YEMEK KOYUNUZ.