Balkanlar…
Arnavutlar, Yunanlılar, Bulgarlar, Güney Slavları (Sırplar, Hırvatlar, Slovenler, Karadağlılar) ve Türklerden oluşan bu muhteşem yarımada kuzeyde Tuna Nehri ve Sava Irmağı, doğuda Karadeniz, güneydoğuda Ege Denizi, güneyde Akdeniz, güneybatıda İon Denizi ve Adriyatik…
Kıyıları, Akdeniz sistemine dahil olan 6 denize açılmaktadır. Coğrafyasının stratejisindeki bu çok boyutlu durumu öncelikli olarak deniz ulaşımı ve denizcilik alanlarındaki gelişmeler dolayısıyla devasa öncelikler içerir. Varın gerisini siz düşünün.
Osmanlı İstanbul'dan önce Balkanlarda yurt edinmiş, emellerinin gereği olarak coğrafyanın stratejik üstünlüğünü tercih etmişti.
Osmanlıyla başlayan ve yüzlerce yıl süren Balkanlardaki varlığımız Balkan Savaşları ile adeta bir avuç varlığa dönüşmüş, kendilerine ırk ve mezhep bakımından yakın olan balkan ülkelerini, birleşmeleri konusunda kışkırtan Rusya, kısa zamanda emellerine ulaşmış ve Balkan devletlerinin ittifak kurmalarını sağlamıştır.
Balkan savaşından kısa bir süre sonra 4 yıl süren ve oldukça kanlı geçen milyonlarca insanın ölümü ile sonuçlanan İlk Dünya savaşın çıkış nedeni de Balkanlardır. Malumunuz olduğu üzere Avusturya-Macaristan veliahttı Arşidük Ferdinand'ın Saraybosna'da öldürüldü ve Avusturya bu durumdan Sırbistan'ı sorumlu tuttu ve bir dizi şart koştu. Sırbistan bu şartları kabul etmesine karşı Avusturya Sırbistan'a savaş açmış ve insanlık utanç verecek bir savaşa başlamıştı.
Aynı film Yugoslavya üzerinde oynatıldı. Bosna-Hersek'teki Sırp katliamıyla Hristiyan Dünya, utanç hanesine büyük harflerle yeni bir utanç daha ekledi. Müslüman katliamına bilinçli olarak seyirci kalan Avrupa'nın tutumu, Birleşmiş Milletlere yapılan ağır tazyik sonucu ABD'nin kerhen müdahalesini zorunlu kılmış ve Dayton Anlaşması ile savaş durdurulmuş, Bosna-Hersek'in toprak bütünlüğü şimdilik korunabilmişti.
Bu durum muvacehesinde birkaç gün önce ABD'li milyarder spekülatör George Soros ile oğlu Alexander Soros, Makedonya'nın ismiyle ilgili Atina ile Üsküp arasında imzalanan anlaşmaya dair bir makale kaleme aldı. Açık Toplum Vakıfları'nın üst düzey yetkilileri sıfatıyla New York Times gazetesinde yayımladıkları ''Balkanlarda Avrupa'yı istikrarsızlaştırmak için bir şans' adlı makalede Türkiye ile ilgili şu değerlendirmelerde bulundu.
Erdoğan liderliğindeki Türkiye'nin başta Balkanlar olmak üzere Avrupa ve ABD'yi Balkan coğrafyasında etkisizleştirdiğini, Çin ve Rusya birlikteliği Avrupa ve ABD için ciddi sorunlar doğurduğunu yazdı. Balkanların savunma hattını Kıbrıs'a kadar indirdi. Makalesinde bu durumu şöyle kalem almış:
'ABD ile Avrupa, bölgedeki tek oyuncular değil. Rusya çıkarları tehdit edilirse, hele de potansiyel NATO üyeliği söz konusuysa müdahale edeceğini net biçimde gösterdi. Karadağ'da 2016'daki başarısız darbe girişiminde bunu yaptı. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan varlığını her devlette hissettiriyor. Balkanları Kuşak-Yol projesinin Avrupa'ya giriş noktası yapmak isteyen Çin'in bölgedeki en büyük yatırımcılardan biridir bu eğilimlere karşı kararlı bir tepki koymak gerekir ama kolay olmayacaktır. Bu çabada AB'nin önündeki engellerden biri olarak 'Türkiye'nin Kıbrıs'taki varlığıdır! AB'nin Balkan ülkelerini tek tek değil, hepsinin birden AB müktesebatına uyumlu hale gelmesi süreci sonucunda tek bir birim olarak içine alarak birlik içinde küçük bir birlik oluşturacak Balkan ülkeleri arasında tarihi anlaşmazlık ve rekabetin dirilmesinin önüne geçebilecektir. Balkanlardaki olası ekonomik birliğin eski Yugoslavya'nın dirilişi olmayacağı, ancak ABD ile Avrupa'nın ateşli destekçileri haline gelmesine ihtiyaç duyacağı tezlerini işleyen ikili, ''Bu, başta, AB'ye koşut olarak, serbest ticaret, malların ve insanların serbest dolaşımı sayesinde meydana gelen gevşek bir devletler birliği olacaktır. Artan refah ve uyumlu birlikte yaşama, bu devletleri, Pekin, Ankara ya da Moskova'nın ekonomik-diplomatik ve askeri etkisine daha az açık hale getirecek. Batılı güçler, Balkan ülkelerini, yerel işbirliği ve nihayetinde Avrupa Birliği'ne giden yolda tutmayı başaramazsa; bu devletler Rusya, Türkiye ve Çin'in nüfuz alanlarına itilecek ve muhtemelen bunların arasında bölünecektir. Yani Balkanlar bir kez daha Balkanlaştırılacaktır.''
Ez cümle
Türkiye olması gereken ligde basamak üstüne basamak çıkıyor, daha da çıkacak inşallah.
Balkanlardaki varlığımızı biraz da mübadillerimize olan ilgi ve alaka belirleyecektir. Çünkü onlar hangi mirasa ait oluklarını çok iyi biliyorlar.
Yarın ki seçim mi ne olacak?
Yine Türkiye kazanacak…
Güzel günlere uyanın
Sağlıcakla kalın efendim