Verandada rengarenk tahta bavullar dizilmişler.
Sarı, mavi, yeşil, siyah, kırmızı, gri ve hatta mor.
Sonunda tahta bavulları boyadım.
Renklerle hayatın yükünü biraz daha hafifletebilirim düşüncesi ile...
Yaşamın bitip tükenmek bilmeyen temaşası, insanı yorarken bir o kadar da zenginleştiriyor düşünsel anlamda.
Çünkü yaptığınız içsel yolculuklar başka anlamlar katıyor ruhunuza.
Hepimizin içsel yolculukları var nice duraklarda soluklandığımız.
Keşke bazı duraklarda istediğimiz kadar kalabilsek.
Ya da hep kalabilseydik sonsuza dek.
Yanlış duraklarda beklerken doğru otobüslerde bilge yolcuları alabilseydik yanı başımıza.
Her yolculuk biraz kendinden gidiş, biraz da kendimize dönüştür aslında.
İnandığınız her şeyin, bir gün ansızın benliğinizi alt üst etmesidir içsel yolculuk.
İçsel yolculuklar çok değerlidir... Her seferinde kendinizi şaşırtıcı bir biçimde tekrar keşfedebiliyorsunuz. Kendi içinize dönmek ve keşfetmek geçmişi.
Rehbersiz, yönsüz, mekansız alabildiğince koşmak, nefes nefese koşmak var içsel yolculuklarda.
Bazen bir yerlerde kendinizle restleşip hesaplaşırken.
Bazen de bir yol ayırımdır. Devam edip ya da etmemek kararı aldıran.
Sizi ne denli acıtabileceğini göze alarak yüzleşmektir içsel yolculuk.
Hayatın molozlarını, yıkıntılarını iterek, sekerek ilerlemektir
Belki bu sebepten bu kadar çok tahta bavula sahip oldum.
Bavulları bu kadar renkli boyamak ise içsel yolculuklarımın sonucu olmalı diye
düşünmekteyim.
Sarı bavula saklılarımı, Maviye ise biraz umut.
Kırmızıya kızgınlıklarımı, elbette kırgınlıklarımı.
Yeşil bavula bastırılmış coşkularımı, Siyahta ise gözyaşlarım saklı.
Mor bavula kalan enerjimi yükledim.
Gri bavul ise boş.
O bavulu bir daha hiç açmamak üzere kilitledim. Anahtarını Arafa savurdum.
Gittiğimde açacağım. Arafta hesap vakti.
Yolun sonunda bilmem ne yaparım bavulları.
Kim bilir? Belki... Belki de yakarım tahta bavulları.
LÜTFEN SOKAK HAYVANLARI İÇİN KAPINIZIN ÖNÜNE BİR KAP SU KOYUNUZ.
İKLİM YAZ KURAK. HİÇ Mİ İÇİNİZ ACIMAZ.