Kavgadan.

Sürtüşmeden.
Suçlamadan.
Tepki koymaktan.
Kim ne kazanmış ki; Ümit Özat kazansın?
Olmuyor.
Yakışmıyor.
Hele hele katı kurallı olmak.
Kabullenilecek şey değil.
İncir çekirdeğini doldurmayan şeyler kafa yorar.
Tehlikeli tırmanışa neden olur.
Zarar verir.
Bir kulüp, gazetecilere kapılarını kapayamaz.
Kapatırsa, toplumun bilgilenme hakkını gasp eder.
Toplum nezdinde suçlu düşer.
Kimseye yarar sağlamaz.
Ümit Özat, bazı durumlarda gazetecilere kapı kapatabilir.
Sürekli kapatamaz.
Kapatırsa kulübün, gerçek sahibi olan taraftarların bilgilenme hakkına el koymuş olur.
Haber almaya engel olunmuş olur.
Spor.
Hele hele futbol kapalı kapılar ardında oynanmaz.
Çünkü seyirle önemi ortaya çıkan bir spordur.
Varlığı taraftar bütünleşmesiyle olur.
Bu yapılamıyorsa kıymet-i harbiyesi yok demektir.
Ümit Özat yalan haberden söz ediyor.
Sürtüşmenin bir gazeteci kaynaklı olduğunu belirtiyor.
O gazetecinin kim olduğunu söyleyemiyor.
O söyleyemediği kişi yüzünden tüm camiayı suçluyor.
Cezalandırıyor.
Olacak şey mi?
Şüphesiz olmamalı.
Sürtüşmeler her geçen gün gerilimi artırıyor.
‘Ben var olduğum sürece gazeteciler antrenmanlara girmeyecek’ diyen Ümit Özat’a verilecek tek cevap ‘Gireriz’ olur.
Çünkü o kulüp bizlerin.
Hiçbir güç aramıza giremez.
Bu arada Samsunspor Başkanı Erkut Tutu’ya da bir çift sözüm var:
Kulübüne sahip çık.
Haddini aşanlara engel olmak zorundasınız.
Bu bilinçle gereği yapılmalı.
Samsunspor’un zarar görmemesi adına.
Bizden şimdilik sadece hatırlatmak.