Birileri gönderdi.
Nabız yoklayın, dedi.
Gerisi kolay, dercesine.
Umut Enerji de bir ekip gönderdi.
Terme’nin Kozluk yöresinde inceleme yaptırdı.
Biçilmiş kaftan bulup halkla niyetlerini paylaşmak istediler.
İstediler ama beklenmedik bir tepki ile karşılaştılar.
Çareyi de kaçmakta buldular.
Termeli, halka rağmen hiçbir şeyin yapılamayacağını gösterdi.
Terme’nin yol geçen hanı olmadığını ortaya koydu.
Bence doğrusunu yaptı.
Olaya şöyle bir bakacak olursak, bazı yatırımcılarımız halkın gönlünü alabildikleri takdirde, istediklerini yaptırabilecekleri inancında.
Halk karşı çıkmazsa yetkili çevreler önemli değil.
Nasıl olsa hallederiz, mantığı hakim.
Haksız da değiller.
Yetkililerimiz hesap-kitaptan yoksun.
Onlar için zarar önemli değil.
Yörenin canına okuyacaklarmış.
Halkın sağlığını tehdit edeceklermiş.
Hiç önemli değil.
Hani önemli olan halktı.
Hepsi palavra.
Yıllardır aynı senaryolar devrede.
Verimli arazilerimiz yok edildi.
Çevre katledildi.
Vatandaş soluğu mahkemelerde aldı.
Mahkemeler tazminata hükmetti.
Bir parmak bal sürülüp işlerini gördüler.
Azot’u, Bakır’ı böyle olmadı mı?
Samsun’un en verimli tarım arazisi böyle katledilmedi mi?
Halen de katledilmiyor mu?
Geçmişteki iktidarlar yanlış yaptı, diyelim.
Ya AK Parti iktidarı?
Onlar yanlışları körükledi.
Gelecek vaat eden Karadeniz’i yok etmeye çalışıyorlar.
Yanlışı savunuyorlar.
Savunmakla da kalmayıp gerçekleşmesi için destek veriyorlar.
Bu yanlışlara tek ‘dur’ diyebilecek halktır.
Gerze ve Terme örneğinde olduğu gibi.
Halk, yanlış yapanların karşısına çıkmalı.
Engel olduğu gibi de hesap sormalı.
Bu sadece bizim için değil, gelecek kuşaklarımız için de önemli.
Ne dersiniz?