İsmi o kadar soğuk ki yazarken bile insanın içi ürperiyor. Son günlerde haber merkezimize çok sayıda uyuşturucu vakaları gelmekte. İçimiz ürpererek ve üzülerek yapıyoruz bu tarz haberleri. Özelikle yaşadığımız, nefes aldığımız bu güzel şehrin isminin uyuşturucu ile sık anılması Samsun'a hiç yakışmıyor. Geçen hafta İlkadım ilçesinde metruk bir binada kullandığı yüksek dozlu uyuşturucudan hayatını kaybeden gencin yakınları açtıkları pankartlarla uyuşturucuya ve satıcılarına tepki gösterdi. Reşadiye Mahallesi sakinleri ellerindeki pankartlarla 'uyuşturucu satma, kullanma, uyuşturucuya hayır' diyerek tepkilerini gösterdiler. Mahalle halkı isyan etme seviyesine gelmişti. İşin trajikomik tarafı cenazeden 4 gün sonra meydana gelmişti. O cenazede uyuşturucuya karşı pankart açan bir genç bir miktar sentetik uyuşturucu ile yakalanmıştı.
Peki, neydi çocukları ve gençleri bu bataklığa iten sebepler? Madde kullanımındaki en büyük etkenlerden biri maalesef MERAK... Arkadaş çevresi böyle bir merakın başlamasında en büyük etkenlerden biri. Yeterli irade ve psikolojiye sahip olamayan kişi arkadaşlarının 'bir kereden bir şey olmaz' telkinleriyle madde kullanımına başlamakta. Yine bozuk aile ilişkileri, babaanne baskısı, geçimsiz aile yapısı da gençleri, maddenin bir çözüm olabileceği fikrine itmekte. Yeşilay'ın yapmış olduğu araştırmaya göre okullardaki başarısızlık, bireyin kendini çevresine kanıtlama çabası, kendine güvenmemesi de madde kullanmaya başlamaktaki sebeplerden bazıları. Elbette sayılan bu sebeplerden hiçbiri madde kullanımını haklı çıkarmaz. Ancak sebeplerin bilinmesi çok önemli. Bu arada en önemli görev ailelere düşmekte. Ailelerin mutlaka önleyici olması gerekli. Basit bir sebepten dolayı baskı yapılan genç kurtuluşu madde kullanarak arayabilir. Aileler asla benim çocuğum yapmaz gibi ön yargı ile olayı basitleştirmemelidir. Çocuklarımızın gerek arkadaş çevresi gerekse odaları, cepleri ara ara kontrol edilerek maddeden uzak olduğuna emin olunmalıdır.
Çocuklar fiziki olarak da takip edilmelidir. Beyin ve sinir sistemine etki eden maddeler uykusuzluk, sayıklama, konuşurken saçmalama, halüsinasyon görme, işitme kaybına sebep olmaktadır. Yine sindirim sisteminde bulantı, kusma, karın ağrısı, gözlerde ise gözbebeği büyümesi, şaşılık gibi durumlarda mutlaka takip altına alınmalıdır. Asla aileye ya da kendi çocuğunuza yakıştıramamazlık yapıp olay kapatılmamalıdır. Toplumun kanayan yarası haline gelen uyuşturucu ile her alanda mücadele edilmelidir. Gece gündüz demeden toplumun huzuru için çalışan kolluk kuvvetleri zaten bu konuda etkin mücadele etmekte. Fakat gün geçtikçe ulaşılması daha kolay hale gelen madde mantar gibi üreyen bir çeteninin kontrolünde ve gençlerimizi zehirlemeye devam etmekte.
Kendi fikrim olan ve aklımdan geçen bir projeden sizlere bahsetmek istiyorum. Torbacı ve baronların kol kol gezdiği özellikle kullanımın oranın yüksek olduğu mahalleler öncelikle tespit edilmeli. Bu mahallelerde muhtarlık, emniyet aracılığı ile seminerler düzenleyebilir. Mahalle gençleri ve çocukları, bir kahvede, bir halı saha ya da herhangi bir alanda toplanarak uyuşturucunun zararları anlatılmalıdır. Toplantılar Valilik denetimde olup, şehrin ileri gelenleri de bu seminerlere katılmalıdır. Ve bu isimler, gençlerimize ne kadar değerli olduklarını, maddeden uzak durması gerektiklerini anlatmalıdır. Futbola tutkun olan birçok çocuğu şehrin önemli sporcuları ile buluşturup sivil ve resmi bir bilgilendirme yapılmalıdır. Eminim ki birçok çocuk ve genç, bu toplantılara katılım sağlayacaktır. Hatta o toplantılarda madde bağımlısı olup tedavi olmak isteyen gençlerle de kucaklatılabilir. Düşüncem Samsun'un bu mahalle toplantılarıyla gençleri kucaklaşmasıdır. Yoksa kolluk kuvvetlerimizin torbacı yakalaması ya da belirli oranda madde bulması günü kurtarmaktan öteye gitmiyor. Bu arada aklıma gelmişken; madde kullanan birçok gencin işsiz olduğunu da baz alırsak Samsun'da işsizlikle mücadele aynı zamanda uyuşturucu ile mücadele anlamına gelmekte… Daha güzel konularda buluşmak dileğiyle. Kalın sağlıcakla.