Günümüzün hastalığı yanlı olmak.

Karşı tarafa veryansın etmek.

Doğrudan bihaber, körü körüne destek vermek.

Kısacası olmaması gereken.

Ama oluyor.

Yetişme tarzımız buna müsait.

Erol Simavi'nin Hürriyet Gazetesi'nde yetiştik.

Bize aşıladıkları, kaçınılmaz gördükleri tarafsız olmamız.

Yanlı olmaktan kaçınmamız.

Bu aşı tutmuş olacak ki, doğru gördüklerimizden bir türlü kopamıyoruz.

Her dönem iktidarların karşısındaymışız gibi görünüyoruz.

Buna neden, beynimize yerleşen adalet.

Ne iktidarın.

Ne de muhalefetin yanındayız.

Zaten olamayız.

Doğrular buna engel olur.

Diyeceksiniz ki, hep iktidarı eleştiriyorsunuz.

Tek neden iktidar oluşu.

Sorumluluklarının eleştiri getirmesi.

Başka bir neden yok.

Dünkü Haber Gazetesi'ndeki bir haber bu yazıma neden.

Avukatlardan suç duyurusu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a hakaretine tepki koydular.

Eyvallah.

Kimse kimseye hakaret etmemeli.

İyi de Hukukçu Sivil İnisiyatif Platformu üyesi avukatlar bu hareketleriyle yanlı olmadılar mı?

Bence oldular.

Yıllardır siyasetimizde arzulanmayan hakaretler var.

Cibiliyetsiz.

Şerefsiz.

Namussuz denildiği günler unutuldu mu?

O günlerde suç duyurusunda bulundunuz mu?

Kemal Kılıçdaroğlu mağdur olduğunda yanında yer aldınız mı?

Almadılar.

Beklenemez de.

Çünkü yanlı olduklarının yanlışı da doğru görülüyor.

Bence yakışmıyor.

Hata yapanlara kim olursa olsun hataları söylenmeli.

Biz öyle yapıyoruz.

AK Parti'nin doğrularını da yanlışlarını da yazıyoruz.

Aynı şekilde muhalefetin.

Doğruların öne çıkması.

Yanlışların son bulması adına.