Gastrointestinal (GI) sistemi, bir dizi uzunluk ve zaman ölçeğinde koordine edilen sofistike ve otonom işlevlere sahiptir.

 

GI sisteminin temel işlevleri sindirim, emilim, atılma ve koruma mekanizmalarını içerir. Mide ve ince bağırsak, sindirim ve emilimin temel olarak gerçekleştirildiği organlarken, kalın bağırsak, atığın kurutulması ve sıkıştırılması ile daha çok ilgilenirken, sigmoid kolon ve rektumda depolama yapılarak sonunda atılma işlemi gerçekleşir. İrritabl Bağırsak Sendromu (IBS), bu grup içinde en yaygın ve gastroenteroloji kliniklerine en sık başvuru nedenidir.

İrritabl Bağırsak Sendromu (IBS) ise oldukça yaygın görülen ve değişik şiddet seviyelerine sahip kronik bir sindirim sistemi hastalığı olarak tanımlanabilir. IBS, etkilenen kişilerin sosyal yaşamlarını, sağlıklarını, günlük aktivitelerini ve diyet alışkanlıklarını ciddi şekilde etkileyebilen yaygın bir hastalıktır. Hastalığın seyri bazı kişilerde hafif şekilde ilerlerken bazı insanlarda ağrılı semptomlar gözlenebilmektedir.  Hekimin teşhisi belirtlerin şiddeti, hasta öyküsü, fiziksel muayene ile gerçekleşir. Bunların yanında olası tehlikelerinden ötürü lüzumsuz endoskopik ve radyolojik testlerden kaçınılmalıdır.Tedavi içerikleri arasında diyet öncelikli gelmektedir. Aşırı semptomlara yönelik farmakolojik tedaviler kademeli şekilde fayda sağlayabilir.

IBS Nedir?

IBS, en sık tanı konulan gastrointestinal rahatsızlıktır ve gastroenteroloji kliniklerine başvurunun en yaygın nedenidir. İBS, yaşamının herhangi bir döneminde her beş kişiden birini etkileyebilir ve yaşam kalitesi üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Prevalans, Ülkelerce tanı kriterlerine göre farklılık göstermektedir.

IBS'nin tanısı, spesifik bir test veya yapısal anormalliklerle tespit edilememektedir. Kesin ve spesifik bir tedavisi bulunmayan söz konusu hastalıkta semptomları kontrol altına alabilmek adına diyet tavsiyeleri, stres faktörlerinin yönetimi önerilmektedir.

IBS’de Tanıyı Anlamak

IBS'nin kendini gösterme şekilleri arasında, yani karın ağrısı, bağırsak fonksiyon bozukluğu, karın ağrısı, şişkinlik, mide bulantısı, düzensiz dışkılama isteği ve dışkı kıvamında değişiklik gibi olası durumlar gözlenebilmektedir. En ağır belirtiler arasında ise direkt hekime başvurulması gereken durumlar olan kasıtsız kilo kaybı, rektal kanama veya bağırsakta belirgin foksiyonel bozukluklar kesinlikle göz ardı edilmemelidir.

Genel olarak bakıldığında her ne kadar kendine özgü tek tip belirtileri olmasa bile sosyal hayatı, fizyolojik ve psikolojik çoğu açıdan insan yaşamını oldukça olumsuz şekilde etkileyebilmektedir. Aslında hangi organ olursa olsun sağlığın beslenmeyle başladığını ve devam ettiğinin ne kadar da farkındayız ama değil mi? Farkında olmak ve yapmak arasında çok ince bir çizgi vardır. Unutmayalım ki besinler hayatımızın kilometre taşıdır. Bir sonraki yazımda görüşmek üzere, sağlıkla kalın.