İnsanlığı bekleyen en büyük tehlike,toplumdaki adalet duygusunun kaybolmaya yüz tutmasıdır...
O toplumda, haklı değil, güçlü olan hakimdir...
Böyle olunca da her türlü yozlaşma başlar...
Ezen ezene, gücü yeten yetene...
Dayanışma ve paylaşma da ne oluyor?..
Oysa Komşusu açken tok yatmak
var mıydı?..
Sistemin adı konulmuş: Sepeti koluna, herkes kendi yolunaNereye gidiyoruz, kimse bilmiyor...
Bindik bir alamete ama...
Neyse, çiftçinin öyküsü çok güzel...
Belki ders alanlar çıkar...
* * *
En iyi buğday yarışmasına yıllardır katılan bir çiftçi, büyük ödülü o yıl da kazanmıştı. Yarışmayı izleyen gazeteciler, çiftçiden bu başarısının sırrını öğrenmek istediler.
Çiftçi, bu sırrın, kendi buğday tohumlarını komşularıyla paylaşmasında yattığını söyledi.
Gazeteciler, bu cevaba çok şaşırdılar:
Onlar sizin rakibiniz olarak yarışmaya katılıyorlar. Buna rağmen, ne diye tohumlarınızı onlarla paylaşıyorsunuz?
Çiftçi, Neden olmasın? dedi. Bilmiyor musunuz? Rüzgar, olgunlaşmakta olan buğdaydan poleni alır ve tarladan tarlaya taşır. Bu bakımdan, komşularımın kötü buğday yetiştirmeleri demek, benim ürünümün de iyi olmaması demektir. En iyi buğdayı elde etmek için komşularımın da iyi buğdaylar yetiştirmesine yardımcı olmam gerekiyor.
* * *
Bugününüz dünden daha iyi olsun. Sağlıklı ve huzurlu günler dileğiyle...