n Toplum içindeki birtakım asalaklar; her şeyin doğrusunu kendilerinin bildiğini, herkesin en doğrusunun da yine kendileri olduğunu anlatmazlar mı?..
n Pes yahu!..
n Hırsızlık, taciz, tecavüz ve kalpazanlık dahil her türlü sabıka dizboyu; yalan da ağız dolusu...
n Böyleleri için Güler misin ağlar mısın? diye sorsalar, muhatap olmam derim...
n Anıl Ege nin bugünkü Laf ve adam öyküsünde olduğu gibi...

n

n
n * * *

n

n O, mahallenin Hasan abisiydi. Kimin ne derdi varsa koşar, elinden geldiğince yardımcı olmaya çalışırdı.
n Küçük bir manav dükkanı vardı. O sabah işyerini erken açmayınca, arasta esnafı telaşlandı. Hasan hiç geç kalmazdı. Hasta mı oldu? diye
n endişelendi. Hasan a, cep ve ev telefonundan da ulaşılamadı.
n Esnafı merak sarmıştı. Tostçu Kemal, Marangoz Nuri, Kahveci Kazım, Fırıncı Ersan, dost canlısı ve iyiliksever Hasan ın başına bir sıkıntı gelmiş olabileceğini düşündü. Gözlerini manav dükkanı yönüne çevirmiş, Hasan ı bekliyorlardı.
n O sırada, tecavüz, taciz ve kalpazanlık suçlarından sabıkalı Dansöz Şeref karşılarına çıktı. Duydunuz mu beyler dedi Şeref. Hasan ı
n polisler götürdü. Meğer neymiş adam da haberimiz yokmuş ...

n Fırıncı Ersan ve Kahveci Kazım, kendini zor tutuyordu. Ancak, Şeref ten bilgi almak için de onun konuşmasını istiyorlardı. Bize laf konuşuyordu. Bak kendisi
n okkanın altına girdi. Cezaevinden çıkamayacak.
Dansöz Şeref, sigarasından derin bir nefes alıp, alaycı bir biçimde onların yüzüne doğru üfledi. Dansöz Şeref,
n Manav Hasan ın tefecilik yaptığını, parasını ödemeyenlerin de namusuna sarktığını söyledi ve Daha neler neler diyerek oradan uzaklaştı. Amacı onları merak içinde bırakmaktı. Şeref in kuyruk acısı vardı. Manav Hasan, küçük bir kız çocuğuna sarkıntılık etmeye kalkıştığında Şeref i sokak ortasında öldüresiye dövmüştü.
n Tecavüzden sabıkalıydı. Tacizden de hapis yattı. Cezaevindeki mahkumlar, böylelerini sevmezdi. Kendi çocukları akıllarına gelir, bir biçimde aralarında cezalandırma
n yöntemi uygularlardı. Şeref e dansöz elbisesi giydirdikleri dilden dile dolaştı. Lakabı bu yüzden Dansöz Şeref kalmıştı.
n Şeref, Hasan dan intikam almak için bunları söylemiş olabilir miydi?
n İkindi vakti gelmiş, hala bir haber yoktu. Fırıncı Ersan, Organize Suçlar Müdürlüğü ndeki polis arkadaşına da ulaşamamıştı. Hava sıcaktı. Kahvenin önü ise diğer dükkanlara nispeten serindi. Boyacı Rıza, Klarnet Rasim, Zıpkın Yaşar da Hasan abiyi merak edip, kahvenin bahçesine geldi.
n Şeref in anlattıklarına hiçbiri inanmamıştı ama Zıpkın Yaşar, Şeref in anlattıklarını birinden daha duymuştu ama unutkanlığı bu sefer de tutmuştu.
n Kahvehanenin bahçesi, TV lerdeki yuvarlak masa açık oturum programlarına benzer bir pozisyondaydı. Arasta esnafı, neredeyse meraktan çatlayacaktı.
n Boyacı Rıza, Uzaylılar kaçırmış olmasın dediğinde Tostçu Kemal, Manyak mısın oğlum diye çıkıştı.
n Arasta esnafı, mantığın almadığı her durumu masaya yatırıyordu. Kahveci Kazım ın, Müslüman kardeşlerimize yardım için Myanmar a gitmiş olabileceği
n düşüncesi, Zıpkın Yaşar ın Yok deve sözüyle son buldu.
n Dansöz Şeref in Allah var ya Allah diyen alaycı sesiyle irkildi herkes. Bak bana yaptığını çektiriyor ona. Namus namus diyordu. Ne oldu? Hapislerde çürüyecek diye söylenen Şeref, Velet Cezmi, Hasan abi geliyor diye bağırdığında; yer yarılıp, yerin dibine girmişti sanki. Nereye kaybolduğunu hiç kimse görmedi.
n Manav Hasan ı gören esnaf, bir devlet büyüğü ziyaretiymiş gibi tek sıra dizilerek, karşıladı onu. Çaylar söylendi. Hasan başına gelenleri bir çırpıda anlattı. Eski bir hükümlü genci yakın bir arkadaşının fabrikasına yerleştirmişti. O gençle de ara sıra telefonla görüşüyor,
n işine sahip çıkmasını istiyordu. Sık sık Beni mahcup etme diyordu.
n Bir gün önce fabrika soyulmuş,
n herkes hırsızlıktan sabıkalı eski hükümlü gençten şüphelenmişti. Hasan abinin önerisiyle işe alındığı için onu da polis merkezine çağırmışlardı. Hasan, fabrika sahibi arkadaşını da hiç aramadı. Beklemesinin nedeni ise çok sayıda kişinin ifadesine başvurulmuş olmasıydı. Soyguncu da çok geçmeden ortaya çıkmıştı. O eski hükümlü masumdu.
n Yahu bu Dansöz Şeref, öğle saatlerinde saçma sapan şeyler anlatınca, aklımızı yiyecektik diyen Marangoz Nuri nin lafını, Klarnet Rasim kesti:
n Sizdedir kabahat. Adamın adı üstündedir. Dansözdür. Hasan abi çok güldü. Klarnet, bilmeden Mevlana nın sözlerini hatırlatmıştı:
n Bir lafa bakarım laf mı diye, bir de söyleyene bakarım adam mı diye Marangoz Nuri, Tostçu Kemal ve Fırıncı Ersan, mahcup olmuşlardı...
n Çünkü, ne laf laftı, ne de onu söyleyen adam, adamdı...

n

n *

n

n Bugününüz dünden daha iyi olsun. Sağlıklı ve huzurlu günler dileğiyle...

n