Hafta içinde en çok konuşulan konu, Bakanlar Kurulu'ndaki değişiklik neticesi Gençlik ve Spor Bakanı Sayın Çağatay Kılıç'ın görevinden ayrılması; buna karşın diğer bir Samsun Milletvekili Ahmet Demircan'ın Sağlık Bakanlığı görevine getirilmesi oldu.

Öyle ki kente büyük bir hareketlilik getiren İşitme Engelliler Olimpiyatı dahi, belli ölçüde bu değişikliğin gölgesinde kaldı.

Çağatay Bey, bakanlığı döneminde pek çok spor tesisini şehre kazandırdı. Sportif başarıya dönüşmese de Samsunspor'un yaşadığı ağır ekonomik krizleri, az hasarla atlatmasını mümkün kıldı. Uluslararası çapta büyük bir spor organizasyonun Samsun'da yapılmasını sağladı. Objektif olmak gerekirse, bakanlığın imkanlarını Samsun için kullanma hususunda sınıfı geçti.

Eğer Sayın Demircan da bakanlığın imkanlarını Samsun için kullanma konusunda inisiyatif kullanırsa, bundan şehrimiz kazançlı çıkar.

Bilenleriniz çoktur: Ahmet Demircan, benim gibi Tekkeköy'ün Çırakman Köyü'ndendir. Anne tarafından akrabalığımız da vardır. Her ne kadar benden bir kuşak daha büyük olsa da Ahmet Abiyi bir hayli iyi tanırım. Bu nedenle müsaadenizle tanımayanlar için kendisinden biraz bahsedelim:

Birincisi, Ahmet Abi insan ilişkilerinde başarılı, güler yüzlü, sempatik ve babacan bir adamdır. Kavgacı bir üslubu yoktur. İyi kitap okur. Entelektüel birikimi, özellikle tarih bilgisi iyidir.

İkincisi, güçlü bir hatiptir. Muhafazakar tabandan gelir. Haram yemez.

Üçüncüsü, alışılagelmiş siyasetçilerden çok bürokratlara benzeyen bir yönetim anlayışı vardır. Torpil yapmaz. Bu özelliği ile batılı siyasetçileri andırır.

Ahmet Abi, daha önce Refahyol hükümetlerinde bakanlık yaptığı günlerde ben Karayolları'nda çalışan genç bir mühendistim. Kendisine "hayırlı olsun" ziyaretine gittiğimde bana "senin için ne yapabilirim?" diye sorma nezaketinde bulunmuştu. Ben ise cevaben, "sizden hiçbir kişisel beklentim olmaz, memleket hayrına başarılı işler yapmanız için duacınızım" demiştim. Aradan yirmi yıla yakın zaman geçti, bu pozisyonumda en küçük bir sapma yok... Bu nedenle kendisi hakkında çok rahat fikir beyan edebiliyorum.

Şurası bir gerçek ki Ahmet Bey, zor bir dönemde bakan oldu. Önümüzdeki iki sene içinde yerel seçimler, milletvekili seçimleri ve başkanlık seçimleri için üç kez sandık başına gidilecek. Mensubu olduğu parti, geleneksel olarak Samsun'dan çok yüksek oy alıyor. Halihazırda neredeyse tüm belediyeler elinde... Çıta bu kadar yüksekteyken başarı algısı yaratması hiç de kolay olmayacak.

Beştepe'nin kendisinden beklentisi, yerel ve genel seçimlerde geçmişteki başarının fazlasıyla tekrar edilmesi ve başkanlık seçimleri için gerekli "yüzde 50 artı bir oy" hedefine mümkün olan en yüksek katkıyı sağlamak olacaktır.

Ahmet Abi, tecrübeli bir siyaset adamı... Bu başarıyı yakalamak için muhafazakar gelenekten gelmesine rağmen tüm kesimlere açık bir anlayışla icraat yapması gerektiğini elbette biliyordur. Netice itibarıyla bir kıyı kenti olan Samsun halkının ekseriyeti, demokrat ve milliyetçi özellikler taşıyor.

Kendisi nasıl iktidar partisine bir başka partiden geçtiyse, o da Samsun'da farklı fikirlere ve bu fikirlerden gelen kimselere sosyal, ekonomik, kültürel ve siyasal manada zemin hazırlayan bir anlayışı benimsemeli...

Bunu yapmazsa dramatik bir kayıp yaşamaz belki ama çok yükseklerde duran mevcut çıtayı tutturmakta zorlanabilir...

Kendisine saygı duyan bir hemşehrisi olarak onun başarılı olmasından samimiyetle mutluluk duyacağımı herkesin bilmesini isterim...

YEREL YÖNETİMLER VE SAMSUNLU EDEBİYATÇILAR

Türkiye'de yeni kitaplar piyasaya güz ve bahar döneminde çıkar. Kitap fuarları da buna bağlı olarak ekim-mayıs döneminde açılır. Samsun'da da durum böyledir.

Kitap sektörü için kısır dönem olan yaz aylarında bulunduğumuz şu günlerde, bu konuda mürekkep yalamışlığı olan bir edebiyatçı olarak gelecek sezon için Samsun'daki yerel yönetimlere bir iki tavsiyem olacak.

Aslında kitaba verilen değer konusunda Samsun'daki yerel yönetimler oldukça hassas sayılabilir. Türkiye'nin önde gelen fuarları arasına giren Karadeniz Kitap Fuarı'na özellikle Samsun Büyükşehir Belediyesi'nin mühim katkısı oluyor. Bunun dışında Çarşamba Belediyesi kendi ölçeğinde bir kitap fuarı yapıyor. İlkadım Belediyesi de çocuk kitaplarına yönelik bir fuar açıyor. Tekkeköy Belediyesi'nin okullara kitap dağıttığını biliyorum. Yanılmıyorsam Havza Belediyesi de benzer çalışmalar yapıyor.

Benim fikrimi sorarsanız Karadeniz Kitap Fuarı yapılırken on kilometre ötede İlkadım'da ya da yirmi kilometre ötede Çarşamba'da böyle bir hizmet tekrarına gerek yok.

Bunun yerine Türkiye'de isim yapmış bazı yazarlar için özel söyleşi ve imza günleri yapmak daha etkili olur. İlçelerde okul çocuklarına uygun vasıfta kitap dağıtmak da okuma alışkanlığının gençler arasında yerleşmesine olumlu katkı sağlar. Bu da belediyelerimizin kendi ilçelerinin yarınlarına yapacakları önemli bir yatırım olacaktır.

Öte yandan yerel yönetimlerimizin Samsun'dan çıkan ve Samsun'u anlatan eserler veren yazarları desteklemesi gerek. Samsun'un tarihinin, kültürünün, güzelliklerinin velhasıl cadde - sokaklarının anlatıldığı kitapların teşvik görmesi, yazarların desteklenmesi Samsun'un sosyal ve kültürel zenginliğine giden yollara döşenen kaldırım taşları gibidir.

Ne yapılabilir derseniz:

Bir: Samsunlu okuyucunun, Samsunlu yazarları ve Samsun'u anlatan kitapları okuması için bir farkındalık yaratacak etkinlikler düşünülmeli...

İki: Başka vilayetlerde Samsun'u tanıtan fuar ya da benzeri tanıtım günlerinde Samsunlu yazarları vitrine çıkarmak, yazdıkları eserleri stantlara gelen ziyaretçilere hediye etmek gibi teşvik edici uygulamalar yapılmalı...

Üç: Büyük şehirlerde düzenlenen ve milyonlarca kişinin ziyaret ettiği kitap fuarlarında "Samsun kitapları" stantları açılarak, hem kentimizin hem de yazarlarımızın tanıtımı sağlanmalı...

"Bunlar yapılmazsa ne olur?" derseniz, bugüne kadar olduğu gibi Samsun'u anlatan ya da tanıtan edebiyat eserleri gölgede kalmaya devam eder. Hikayesi Trabzon'da, Adana'da, İzmir'de, Bursa'da, İstanbul'da, Ankara'da, Çanakkale'de, Konya'da Kapadokya'da geçen eserlerin kentlerin tanıtımına sağladığı pozitif etkiye yabancı olan Samsun, neler kaybettiğinden bihaber yaşamaya devam eder.

"Bunlar yapılırsa ne olur" derseniz... Tüm Türkiye'nin 19 Mayıs 1919'u, Çiftlik Caddesi'ni, Kuş Cenneti'ni, Atakum kıyı boyunu, Tekkeköy Mağaraları'nı, Yeşilırmak'ın nazlı sularını, Alaçam konaklarını, Yakakent sahillerini, Vezirköprü kanyonunu kitaplardan okumasını sağlarız. Böylece sadece kentimizi tanıtmakla kalmaz, Samsun'un entelektüel kimlikli bir şehir olduğu algısını tüm Türkiye'ye yerleştirmiş oluruz. Samsun, bu alanda Eskişehir, İzmir, Antalya gibi kentlerle beraber anılmaya başlar. Gazetelerin üçüncü sayfalarına hapsolmaktan bir nebze kurtulur.

"Bu işi başarabilecek edebiyatçı ne arar?" demeyin... Samsun'da hiç yerel destek görmediği halde Türkiye genelinde kitapları satılan, üstelik inatla Samsun'u anlatan eserler veren birkaç önemli yazarımız var. Eğer teşvik görseler, en az onlar kadar başarılı olabilecek üç dört yetenekli isim de ben biliyorum... Yetmez mi?

BANA MÜSAADE

İznimin bir bölümünü kullanacağım için yazılarıma kısa bir süre ara veriyorum. Yakında görüşmek dileğiyle.