İnsanoğlu var olduğu günden bu yana kadar sürekli olarak bir merak içerisinde olmuştur. Bu merak onu araştırma yapmaya yönlendirmiştir.
Merak duygusu insanları bilgi aramaya yönlendirmiş ve netice itibari ile de gerek yakın çevresinden gerekse uzak çevresinde neler olup bittiği konusunda bilgi toplamaya yönelmiştir. İşletmeler de bu noktada biz insanoğlundan pek farklı değiliz. Nasıl ki insanlar yakın ve uzak çevresinden bilgi ediniyor ise işletmeler de yakın ve uzak çevresinden bilgi edinmek istiyor. Peki o halde işletmeler bu bilgi edinme ihtiyacını nereden ve nasıl karşılayacak?
İşletmeler bilgi ihtiyaçlarını iki şekilde karşılar. İlk olarak kendi bünyelerinde bir birim kurarak. İkinci olarak bedelini ödeyerek dışardan satın almak sureti ile. Her iki halde de edinilen bilgilerin fonksiyonel hale getirilmesi çok önemli. Yani ister içeriden olsun ister dışardan olsun edinilen bilgi işletme için bir anlam ifade etmeli; işletmenin gelişmesine yardımcı olmalıdır.
Bu noktada karşımıza ikinci bir soru daha çıkıyor. Araştırma size başarıyı garanti eder mi? Bunun cevabı kesin olarak hayır. Araştırma size başarıyı size tek başına garanti etmez. Araştırma sonuçlarının sağlıklı şekilde değerlendirecek bir ekibe ve insan kaynağına ihtiyacınız var. Bununla birlikte araştırma sonuçlarını değerlendirecek olan ekibin de deneyimli ve işini bilen insanlardan oluşuyor olması son derece önemli. Konunun içeriğine bağlı olarak değişmekle birlikte ekibin içerisinde mutlak suretle bir istatistikçi, hukukçu, psikolog, sosyolog ve işletmeci olmalı.
Batı dünyasında işletmelerin başarılı olmalarının altında yatan nedenlerden birisi bu şekilde kurmay ekiplerin olması. Örneğin bir reklam filmi çekeceğiniz zaman işi sadece ajansa bırakmıyorlar. Reklamı çekecek olan ajansın içinde yer alan ekibi inceliyorlar ( ki burada yukarıda saydığım uzmanlık alanlarına sahip olan ekibi tercih ediyorlar) veya kendilerinin sahip olduğu ekipten mutlaka destek alıyorlar.
Bir reklam filmi çekeceğinizi düşünelim. Bu reklamın istenilen başarıyı elde edebilmesi için toplum tarafından kabul edilmesi gerekir. Toplumun bunu kabul edebilmesi için de toplumu yansıtan unsurların reklam filminde olması gerekir. İşte bu noktada sosyologlar ve psikologlar devreye giriyor. Toplum bunu nasıl kabul edecek ve kabul ettiği zaman da ne hissedecek sorusunun cevaplarını bize sosyologlar ve psikologlar verebilir. Benzer şekilde çekilen reklam filminin toplumda yarattığı etkiyi ölçümleyebilmek için de istatistikçiler tarafından yorumlanması gerekir. İşletmeye olan etkilerini de işletme içerisinde yer alan yöneticiler veya dışardan sağlanan destek sayesinde doğru şekilde analiz edilmesi işletme için yararlı sonuçların elde edilmesine vesile olacaktır. Tüm bunlara ilave olarak yöneticinin tecrübesi de son derece önemlidir. Yemeğin lezzetli olmasında nasıl ki aşçının deneyimi önemli ise işletmenin başarılı olmasında da yöneticinin deneyimli olması işletmeye kazanımlar sağlayacaktır
Çağımız bilgi çağı. Dünya'da bilgiye sahip olan, bilgiyi işleyerek katma değer yaratan işletme ve ülkeler markalaşıyor. Bizim de bu pastadan daha fazla pay alabilmemiz için işletme sahip ve yöneticilerinin bilgiye yatırım yapması gerekli. Alvin Toffler'ın da dediği gibi 'bilgi her oyunu bozar'