Kız : Lütfen yavaşla, korkuyorum.
Delikanlı : Hayır, bak ne kadar eğlenceli.
Kız : Lütfen, lütfen, çok korkuyorum
Delikanlı : Peki, beni sevdiğini söyle
Kız : Seni çok seviyorum, lütfen yavaşla
Delikanlı : Şimdi de bana sıkıca sarıl
(Kız delikanlıya sıkıca sarılır)
Delikanlı : Kaskımı alıp, kendine takar mısın? Başımı çok sıktı…

Ertesi gün gazetelerde şöyle bir haber çıkar:
Motosiklet kazası!...
Freni arızalanan motosiklet, binaya çarptı.
Üzerindeki 2 kişiden sadece biri kurtuldu.

Oysa gerçek şöyleydi:

Yolun yarısında, delikanlı frenlerin bozulduğunu anlamış ama bunu kıza belli etmek istememişti. Bunun yerine, kızdan kendisini sevdiğini söylemesini istemiş ve kendisine son defa sarılmasını istemişti. Sonra da kendi ölümü pahasına, kızın başlığı takmasını ve hayatta kalmasını sağlamıştı.

Dedi ki Hüsrev HATEMİ:

Kapılmayı göğün maviliğine,
Bir güneşle bütün bir gün mutluluğu
Unutalı yıllar geçmiş aradan.
İnansaydım sana eskisi gibi
Hatırlat derdim belki yine
Sen yoksun ey aşk insanlar arasında yangın yerleri,
Kısa yakınlıkların yıkıntıları var
İşin kötüsü daha sevginin başında
Ellerinde hesap cetvelleri,
Kar ve zarar hesaplıyor insanlar !

Kişiler acıyacak ve kin duyacak
Ve sevecek de bir zaman
Fakat sürekli sevgiler sağanağını sildim aklımdan
Bir zaman resmin olan cebimde ey sevgili!
Şimdi dörde katlanmış,
İlk kolesterin tahlili…

Ve aslı olmayan bir şeye,
Beni bunca yıl inandırdı diye,
Dargın öleceğim Fuzuli ye
Aşk yoksun sen, seni biz uydurduk,
Saatleri unuttuk,
Aklımızca zamanı durdurduk.

Aşka Reddiye ( Hüsrev Hatemi)

***
Sağlık ve esenlik içinde güzel günlere uyanın
Sağlıcakla kalın.