Şehit yakını kimliğimle Bebek Katili Abdullah Öcalan davasının resmi müdahili oldum . İmralı’da dava 31 Mayıs 1999'da başladı. O eli kanlı teröristbaşının hak ettiği cezayı hukuken alması için o dönemin şehit yakınları ve gazileri ile birlikte Mudanya’da halkımızın da desteği ile asrın davasının peşinde olduk.
İmralı’daki yargılamada Öcalan’a bağımsız Türk Mahkemesinden İdam kararı çıktı. 29 Haziran 1999'da yapılan son duruşmada, Öcalan ayrılıkçılık ve vatana ihanet nedeniyle oybirliği ile idama mahkûm edildi. Karar açıklandığında şehit anneleri ,babaları ,eşleri ve gazilerle birlikte Mudanya’da ve İmralıdaidik. O idam kararı yine en yüksek Türk Mahkemesi olan Yargıtay’a gönderildi. Yargıtay en ayrıntılı şekilde kararı inceledi. İdam kararı 25 Kasım 1999'da Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından onandı. Mahkemenin gerekçeli kararında, Öcalan'ın, "eylemlerinin şiddeti, yoğunluğu ve sürekliliği ve içinde bebek, çocuk, ihtiyar ve kadınların da bulunduğu binlerce insanın öldürülmüş olması ve ülke genelinde ciddi tehlike oluşturması" nedeniyle Türk Ceza Kanunu'nun 59. maddesinde düzenlenen cezai sorumluluğu kaldıran veya azaltan nedenlerden yararlandırılmasının uygun görülmediği açıklandı. Onama kararı açıklandığında şehit aileleri ile birlikte kararın infazını istedik. Biz Şehit yakınları ve gaziler Yüce Türk Mahkemelerine sonuna kadar güveniyorduk. Ama siyasilerin duruşu iki yüzlülüğü bizi korkutuyordu. Bu yüzdende yanımızda görünenlerden kararın infazı için gereğini yapmalarını ısrarla istedik. Bir çok şehirde şehit anneleri,babaları,çocukları ,eşleri ve kardeşleri birlikte kimseye ve etrafa zarar vermeden tepkimizi gösterdik. Ne yazık ki en çok güvendiğimiz kim varsa onlar bize ihanet etti. İlk tokatı hükümetin ortakları olan Başbakan Bülent Ecevit,Başbakan yardımcısı Mesut Yılmaz ve Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli’den yedik.Hükümetin 3 ortağı aralarında anlaşarak bir ortak metin hazırladılar ve bu ortak metini imzalayarak Öcalan’ın İdam Kararını TBMM’ne göndermeme Başbakanlıkta yasal düzenlemeler yapılana kadar bekletme kararı aldılar.Şehit yakını olarak açık ve net bir şekilde o gün de ifade etmiştim, bugünde aynı şeyleri söylüyorum bu 3 imza teröristbaşı şehitlerimizin katiline o zamanda umut hakkı oldu ve o umut hakkı Öcalan’ı idamdan kurtardı. Öcalan’ın kurtarılacaklarını biliyorduk ve şehit yakınlarının çok güvendiği ve inandığı Devlet Bahçeli’nin de bu kurtarma operasyonunda imza sahibi olması çok manidardı. Devlet Bahçeli o imzayı atmak zorunda değildi. Başbakan Yardımcılığı koltuğunu bırakmayı tercih etmedi. Şehitlerimizi koltuğa tercih ettiler. Maalesef bizi en çok üzen ve kahreden imzayı da Devlet Bahçeli atmış oldu.Tüm bu gelişmeler biz şehit yakınları için anlaşılır ve kabul edilebilir değildi. MHP Genel Merkezinin resmi internet sitesinde olan o imzaya dair Sayın Devlet Bahçeli’nin Terörist Başının İdam Cezasının İnfazının Ertelenmesine ilişkin Üçlü Zirve Toplantısı Hakkında Yaptıkları Basın Açıklaması 12 Ocak 2000 tarihli bir belge olarak yerinde duruyor. ‘‘Koalisyonu oluşturan DSP, MHP ve ANAP'ın genel başkanları, bugün Başbakanlık'ta yaptıkları toplantıda, AİHM'nin terörist başı Abdullah Öcalan hakkındaki kesinleşmiş idam cezasının infazının bir süre ertelenmesine ilişkin ihtiyati tedbir kararını ayrıntıları ile değerlendirmişlerdir.
Bilindiği gibi Türkiye'nin de yargı yetkisini kabul etmiş olduğu AİHM'nin Türk yargısınca verilmiş kararları değiştirmesi hiçbir şekilde söz konusu değildir. Anayasamızdan ve uluslararası taahhütlerimizden kaynaklanan süreç tamamlandığında, dosya gereği için ivedilikle TBMM'ye gönderilecektir.
Genel başkanlar, hukuka saygı içinde aldıkları bu kararın, terör örgütü ve yandaşı çevrelerce milleti ve devleti ile Türkiye'nin yüksek menfaatleri aleyhine kullanılmak istendiğinin değerlendirilmesi halinde, erteleme süreci kesilerek infaz sürecine derhal geçilmesi hususunda görüş birliğine varmışlardır.'
Dr. Devlet Bahçeli
Milliyetçi Hareket Partisi
Genel Başkanı”
O gün şehit yakınlarına cambaza bak denilerek maalesef Yargıtay’ımızın doğru ve tarafsız adil kararı yok sayılarak ,siyasi mühendisliklerle Öcalan daha sonra yapılan ortak yasal düzenlemelerle müebbet hapse mahkum edilmiştir. Öcalan müebbet hapse mahkum edildi de ,ne oldu? Bebek katili Öcalan Cumhuriyetimizin 101. Yılını kutladığımız sırada mahkumiyetinin 25 . yılında 24 yıl önce imzası ile idam kararını Başbakanlıkta bekletip idamdan kurtardığını düşündüğümüz ve bildiğimiz o dönemin hükümet ortağı ve Başbakan yardımcısı olan Sayın Devlet Bahçeli’nin şimdi de Öcalan’a Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin bir tarafı olarak umut hakkını seslendirmeye başlamasının bir tesadüf olmadığını biliyor ve görüyoruz. Bu süreçte yeni bir vefasızlığı yaşarken şehitlerimizin kemikleri sızlıyor, biz şehit yakınları da ciddi anlamda kahroluyoruz. Madem ki olaylar bu şekle evrilecekti biz neden yakınlarımızı şehit verdik, neden hala şehit vermeye devam ediyoruz? Biz siyasetçi değiliz, biz Sayın bahçeli ile kayıkçı kavgasına giremeyiz ama yanlış yapmaya devam ettiğini de yüzüne söyleyecek kadar cesuruz. Dün Öcalan neyse bugünde odur.Öcalan’ı TBMM’ne davet edip orada konuşturmak biz şehit yakınlarına göre şehitlerimize yapılabilecek en ağır şeydir. Sayın Bahçeli PKK kurşunlarıyla şehit olanın verdiği acıyı ve yüklediği sorumluluğu siz bilemezsiniz.Birde şehit annesi Bedriye Hamlı’ya sorun? İşte o zaman Öcalan’ı idam sephasına kendiniz götürürsünüz ama siz onu Gazi Meclise davet ediyorsunuz. Buna hakkınız yok ,buna şehit annelerinin rızası hiç yok. Bebek katili teröristbaşının kurtarıcısı siz olmayın! Ama çok ısrar ediyorsunuz! Bebek katilinin kurtarıcısı artık siz olmayın. Bunu anlatamazsınız.
AYHAN HAMLI SAMSUN 11.11.2024