İnsanda ayna nöronlar, beyin korteksinin bazı alanlarında (premotor korteks, yardımcı motor alan, birincil somatoduyusal korteks ve alt pariyetal korteks) bulunur ve yapılan hareketi gözlemleyen kişide, hareketi kendisi yapıyormuş gibi aktifleşirler. Tıpkı bir ayna gibi davrandıklarından bunlara ayna nöronlar adı verilmiştir. Bu nöronlar, birçok bilim adamı tarafından DNA'dan sonraki en büyük keşif olarak kabul edilir. Çünkü insan hareket yapmadan, izlerken hareket yapıyormuş gibi sinir hücrelerinin aktifleşmesi, insan davranışlarının bazılarının altında yatan mekanizmanın açıklanmasını sağlamıştır. Bu nöronlar, ilk kez 1996 yılında, İtalya, Parma Üniversitesinden Giovanni Rizzolatti ve ekibi tarafından makak maymunu beyninin ön lobunda keşfedildi. Sonra bu konuyla ilgili araştırmalar hızla arttı. Bu nöronların, temelde karşımızdaki insanın, duygularını, davranışlarını anlamaya ve kestirebilmeye çalışan farklı sinir hücreleri olduğundan dolayı empati tutumunun altında yatan nörobiyolojik mekanizmayı oluşturdukları düşünülmektedir.
Bebeklere gülümsediğimizde onları gülümseten, dilimizi çıkardığımızda aynısını yaptıran, esnediğimizde karşımızdakinin de esnemesine neden olan bu nöronlardır. Futbol maçı izlerken, futbolcu golü kaçırdığında futbolcuyla birlikte üzülmemizi sağlayan, izlediğimiz film sahnesini yaşamamıza neden olan, birinin yüksekten düştüğünü gördüğümüzde, aşağı düşüyormuş gibi irkilmemize sebep olan bu nöronlardır. Bu nöronlar ırk, dil, din ve kültür farklılıklarına rağmen, insanlığın neden ortak davranışlara sahip olduğunun bir açıklamasıdır aslında. Yalnızca beğendiğimiz davranışları değil, beğenmediğimiz davranışları da taklit edebiliyoruz. Yapılan çalışmalar, davranışlarını beğenmediği bir kişi ile uzun süre aynı ortamda kalan insanların, beğenmediği davranışları %17 oranında taklit ettiğini ortaya koymuştur. Atalarımızın dediği gibi 'üzüm üzüme baka baka kararıyor.' Ayna nöronların taklit ve özenme olarak iki ayrı fonksiyon yapabileceği, özenmenin beğendiğimiz ve yapmak istediğimiz davranışlar için, taklidin ise farkında olmadan öğrenme (şuursuz öğrenme) ile ilgili olabileceği düşünülmektedir. Şüphesiz yalnızca nasıl yapıldığını izlemek, izlenen hareketi yapabilme becerisi kazandırmaz insana. Ustalık ve beceri gerektiren davranışlar için öğrenme yeteneğine /öğrenmeye ve defalarca tekrara ihtiyaç vardır. Atalarımızın dediği gibi 'bakmakla usta olunsaydı, köpekler kasap olurdu.' Aynı toplumda yaşayan insanların tüm ideolojik farklılıklara rağmen, eleştirdikleri de dahil olmak üzere neden benzer davranış kalıpları sergilediklerini ayna nöron gerçeği açıklamaktadır. Bu nöronlara sahip olduğumuz sürece birbirimizi irdeleyerek ötekileştirmenin bir anlamının olmadığını, benzer imkanların eleştirenlere verildiğinde, aynı davranışları gösterme ihtimalinin çok yüksek olduğunu, hem geçmişten hem de ayna nöronların fonksiyonlarından biliyoruz artık. Peki, fark ne? Reklam filminde dediği gibi 'yok aslında birbirimizden farkımız, farkımız fiyatımız.' Bir Müslüman olarak tesettür defilesinin altında yatan nörobiyolojik mekanizmayı, ayna nöronlar bulunana kadar anlayamamıştım. Ayna nöronlar üzerine yapılan çalışmaların insan beyni ile davranışları arasındaki ilişkinin anlaşılmasına ve kognitif bozuklukların altında yatan mekanizmanın anlaşılmasına çok büyük katkı sağlayacağına inanıyorum.