Sanki bu fotoğraflar,
5-6 bin nüfuslu bir kasaba hastanesinde, salgın hastalık sonrası
çekildi...
Ya da bir Afrika
ülkesindeki hastanede...
Öyle değil tabii ki...
Burası, Türkiyenin sayılı hastanelerinden Ondokuz Mayıs Üniversitesi
Tıp Fakültesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi Beyin Cerrahi Servisinin koridorlarıydı...
Hastalar, sedye üzerinde yataklı tedavi görüyor...
Kimi acıdan kıvranıyor, kimi hemşireye sesleniyor...
Sesler koridorda patlıyor...
Hasta ve yakınları rahatsız, doktorlar çaresiz...
Serviste balık istifi dahi yatmak mümkün değil...
Çünkü, tek bir boş oda yok...
Arkadaşımız Haydar Öztürk, önceki gün koridorlardaki hastaların
fotoğraflarını çektikten sonra, Tıp Fakültesi Hastanesi
Başhekimi Prof. Dr. Tayyar Cantürkle görüşmüş, bir dokunup bin ahh işitmişti...
Prof. Dr. Cantürk, hastalardan daha dertliydi...
İki milyon dolar harcanarak, 2 yıl önce tamamlanan Yoğun Bakım Ünitesi, hemşiresizlik yüzünden açılamıyordu...
Bu talep, Maliye Bakanlığı tarafından geri çevrilmişti...
Cantürke göre, bu sıkıntının nedeni söz konusu ünitenin
açılamamasıydı...
Bu devlete yazık değil mi?...
Bu ülke bu kadar zengin mi?..
Yoğun Bakım Ünitesine harcanan
iki milyon dolar az para mı?..
Bir zamanlar bu ülkenin Başbakanının 1 milyon dolar kredi almak
için Lüksemburga gittiği günleri ne çabuk unuttuk?..
Yok böyle savurganlık!..
Fotoğraflar insanın içini acıtıyor...
Bu ülkede herkes özel hastanelerde
ameliyat olamıyor...
Fakir fukara var...
İşçisi, memuru ve esnafı var...
Belediyelerde binlerce kadro açan
hükümet, hastanelerin acil eleman ihtiyaçlarını
karşılayacak önlemleri niye almaz?..
Hükümetin, OMÜ Rektörü Prof. Dr. Ferit Bernayla bir meselesi
varsa, bilemem!..
Bizim meselemiz; koridorlarda yatırılmak zorunda
kalan hastalardır...
Bu ortamda çalışma şevkleri hırpalanan
doktor ve hemşirelerdir...
Özelleştirmelerde Babalar gibi davrananlar,
bu fotoğraflara da Babalar gibi bakabilmelidir...
Çünkü bu insanlar, bizim insanlarımızdır!..