Bir İngiliz binbaşı… Ve Mustafa Kemal Paşa…

Bu yazı Kurtuluş Savaşımızın başladığı gün 19 Mayıs 1919 sabahı gerçekleşen tarihi bir olayı anlatmaktadır…

Kurtuluş Savaşını başlamadan bitirmek isteyen İngilizlerin, kimsenin aklına gelmeyecek bir hadisenin gerçekleşmesiyle bu emellerine ulaşamamalarını bizzat yaşayan kişinin anılarından alınmıştır…

Kaynak: Silahlı Kuvvetler Dergisi

Yıl: Mayıs 1984, Sayı: 291

Yazan: Em. Hava Albay Kemal İntepe…

Evet… Albay İntepe' yi birlikte okuyalım…

'1941 yılında İngiltere'ye uçuş eğitimi için gitmiştik. Londra'ya vardığımızda, yaşlı bir İngiliz hava binbaşısı, irtibat subayı olarak görevlendirilmişti. Adı Mr. Salter olan bu subay Türkçeyi bizlerden daha iyi konuşuyordu. Emekli Binbaşı Salter bir akşam bana şunları anlattı:
'1919 yılında Piyade Binbaşı Salter olarak Samsun'daki İngiliz İşgal Tabur Komutanı idim. 18 Mayıs 1919 tarihinde İstanbul'daki İngiliz İşgal Kuvvetleri Komutanlığı'ndan şifreli bir telsiz telgrafı aldım. Bu telgraf, '16 Mayıs 1919 tarihinde, Mustafa Kemal adında bir Türk generalinin, Bandırma Vapuru ile İstanbul'dan ayrıldığını, eğer Samsun'a inecek olursa tutuklanarak İstanbul'a gönderilmesini' istemekteydi…

'19 Mayıs günü sabah erkenden iskeleye gittim. Sabah namazından çıkan herkes sahile inmişti. Kurtarıcılarını bekliyorlardı. Askerlerimle çevreyi kordon altına aldım. Denizde, batı tarafında bir duman göründü. Sahildeki kalabalık heyecanlıydı. Bir de baktım ki, her askerimin arkasında siyah çizmeli, kara kalpaklı bir Türk subayı duruyor. Hepsinin silahlı olduğu muhakkak. Vapur iyice göründü. Görevimi iskele üzerinde yapamayacağımı düşünerek motoruma atlayıp vapura doğru hareket ettim. Mustafa Kemal Paşa' yı orada tutuklayacaktım.

Vapura ilk varan benim motorum oldu. Beraberimde getirdiğim iki erimi motorda bırakarak, tercümanımla birlikte vapurun iskelesine tırmandım. Güvertede beni selamlayan iki tayfaya: 'Vapurdaki generali görmek istiyorum' dedim. Kapıdaki görevli, durumu içeriye bildirdikten sonra bizi salona aldı... Herkes ayakta idi... Ortada, mavi gözlü, sert bakışlı kişi ile göz göze gelince ne söyleyeceğimi şaşırdım. Sert bir asker selamı verirken ağzımdan şu sözler döküldü:

'TABURUM EMRİNİZDEDİR!'

Bunu nasıl söylemiştim? Daha önce hiç böyle bir şeyi aklımdan bile geçirmemiştim. Rum tercümanım şaşırdı, bir an durakladı, toparlandı ve Türkçe olarak generale iletti.

İskeleye vardığımızda muavinime, taburu safta toplayıp silah çattırmasını ve hepsinin Türk makamlarına teslim olmasını emrettim. Bu yüzden, İngiltere'ye dönünce askeri mahkemede yargılandım. 'Bir İngiliz subayı, nasıl olur da bir Türk generalin emrine girer? Bu vatan hainliğidir!' diyorlardı.'
Mr. Salter, olayın devamını şöyle anlatıyor:
'Kurtuluş Savaşı'nın sonuna kadar Ankara'da kaldım. Savaşın sonunda imzalanan anlaşma gereğince ben ve taburum, Malta'daki Türk esirlerle değiştirildik. İngiltere' ye döner dönmez tutuklandım ve vatana ihanet suçundan divanı harbe verildim. Hakkımda ağır hapis isteniyordu. Yüksek Askeri Mahkeme'nin önüne çıktığımda savunmamı şu cümlelerle bitirdim:
'Sayın hakimler... Başbakanımız Lıoyd George, Avam Kamarası'nda şöyle bir soruya muhatap olmuştur:
'Yunanlıları silahlandırarak 15 Mayıs 1919'da İzmir'e çıkarttık... Ve o tarihten bu yana milyarlarca (sterlin) masraflar yaptık. Sonuç ne oldu? Yunanlılar İzmir'de denize döküldüler. Ayrıca Anadolu'daki bütün Rumlar atıldılar veya göçe zorlandılar. Bu olayda bizim kazancımız nedir? Hiç... Bu akılsızca bir gaf, korkunç bir hata, büyük bir felaket değil midir?'
Bu sert ve suçlayıcı soruya karşılık Başbakanımız Lıoyd George şu cevabı vermiştir:

'Yüzyıllar bir veya iki dahi yetiştirir. 20'nci yüzyılın dahisinin Mustafa Kemal adıyla Türkiye'den çıkacağını ben nereden bilebilirdim?'

Görüyorsunuz sayın hakimler... Karşınızdaki bu subay, Başbakanımızın bahsettiği 20'nci yüzyılın dahisi ile hiç beklemediği bir anda karşı karşıya ve göz göze gelmişti. Ne yapabilirdi? Eğer ben o gün başka türlü hareket edecek olsa idim, bugün mezarlarımızı ziyarete gelecektiniz. Karar yüksek adaletinizindir.'

'Beraat ettim ve terhis oldum.'

Emekli Hava Albayı Kemal İntepe anılarında Binbaşı Salter için 'İki yıldan fazla bir süre birlikte olduk. Bu süre içinde her zaman bizleri savundu ve kendisini daima bizden biri saydı. Büyük bir Atatürk hayranıydı' diyor. Haftaya görüşmek üzere…