Bilgi kirliliğiyle ortalığın karıştırıldığı
bir başka ülke var mıdır?..
Dün, Güngörende patlayan bombalar,
Uğur Mumcunun katledilmesi ve rektör atamalarıyla ilgili
kafa karıştırıcı haberler vardı...
İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Güngörende
onlarca masum insanın ölümüne neden olan bombanın
PKK terör örgütü tarafından
konulduğunu söylememiş miydi?..
Ancak, Alman istihbaratı BND,
bu işin arkasında PKKnın dışında bir
örgütün olduğunu açıklamaz mı?..
Ayıkla pirincin taşını şimdi....
Peki ya gazeteci yazar Uğur Mumcunun
katledilişiyle ilgili olarak Sönmez Köksal imzalı olduğu iddia edilen ve dönemin Başbakanına sunulan
raporda, cinayetin İsrail ajanları
tarafından işlendiği belirtilmemiş miydi?..
Oysa dün ortaya atılan iddiada
Mumcunun, Barzaniye gönderilen
ve numaraları MKEde silinen
100 bin kalaşnikofla ilgili belgeyi
ele geçirdiği için öldürüldüğü
yazıldı...
Mumcunun hazırlığını
tamamladığı son kitabının adı da Kürt Dosyası idi...
Hangisine inanalım?..
Dün Köşkten sızdığı ifade edilen bilgiyle
Cumhurbaşkanı Güle sunulan
3 kişilik listenin başında yer alan
Prof. Dr. Murat Aydının
19 Mayıs Üniversitesine
rektör olarak atandığı duyuruldu...
Ancak, Prof. Dr. Hüseyin Akan ise
haberi doğrulamadı...
Kurumlar arasındaki güven sıralamasında, siyasetçiler, bankacılar ve avukatlardan
sonra gelen medyanın, şüphe unsurunu gözardı ederek,
araştırma gereği duymadan haber yapması,
yerini tayin ediyor...
Teknolojik anlamda büyük atılımlar yapan Türk basını,
maalesef araştırmacı gazeteciliği
hiçe sayarak, günü kurtarmaya bakıyor...
Bu yüzden de gerçekler gün yüzüne çıkarılamıyor...