Geçen hafta salı gecesi,
Tekkeköyün Costal yöresinde
2 kişinin ölümü, 3 kişinin de
yaralanmasıyla sonuçlanan olayı hatırladınız mı?..
Çaldıklarını pay ederken,
çıkan kavga
haberi...
Bütün ajanslar da olayı
böyle geçmişti...
Salı akşamı, sayfaları hazırladığımız bir sırada,
güvenilir bir tanıdık, olayın ifade edildiği gibi
olmadığını savunuyordu...
Duygusal davranabileceğini
söylememe rağmen ısrarlıydı. Olayın hırsızlık malının
paylaşımıyla alakası olmadığında diretiyordu...
Yaralı gençlerden birini
yakından tanıyordu ve
o gece orada bulunmasının nedenini de anlattı...
Haberde, yaralıların hırsızlıkla ilgilerinin
bulunmadığını yazmakla yetinmiştik...
Bizim gazetedeki haberin tek ayrıntısı, farkı buydu...
Olayın çıkış nedeni,
genç arkadaşların daha önceki
tartışmalarının uzantısıydı...
Anlatıldığına göre,
aralarında 13 yaşındaki bir çocuğun da bulunduğu, yaralılardan bazıları arkadaşlarını barıştırmak için oradaydı...
Kavganın nedeni, kasa soygunu değildi...
Nitekim, dün bazı ajanslar haberlerinde,
kavganın çıkış nedeninin soygunla ilgili olmadığını duyurarak, asılsız sözcüğünü kullandı...
Gazeteci, olayın çıkış nedeninin hırsızlık mı, yoksa başka bir şey mi olduğunu
ilk bakışta nereden bilecek?..
Gazetecinin bilgi kaynağı, oradaki güvenlik birimleridir...
Olay gazetelerde yer aldıktan sonra,
aileler, çocuklarının hırsızlıkla suçlanmalarının
ağır travmasını yaşadı...
Şimdi yargıda kırılan onurlarının
onarımını bekliyorlar...
Olanlar oldu...
Atılan ok geri gelmiyor...
Ancak, olayın aydınlatılması ve kamuoyuna yansıtılmasında
görevli olanlar, kusur yüzdelerini
ortaya koyarak, paylarına düşeni alıp, bir daha
aynı hataya düşmeyecek
önlemleri geliştirmelidir...
Yoksa, yargıdan önce
kamuoyunun verdiği kararın
izini silmek kolay olmuyor...