Cami kelimesinin bizzat kendisi aslında camilerin işlevi hakkında önemli ipuçları vermektedir bizlere. Çünkü camii, 'toplayan, bir araya getiren' anlamındadır. Camilerimiz, dil, renk, ırk, makam, mevki farkı gözetmeksizin mü'min gönülleri birleştirir, birliğimizi pekiştirir. Mesleki, sosyal, kültürel hiçbir ayrım yapmaksızın insanları bir safta birleştiren, onları kenetleyen, adeta tek vücut haline getiren bir işleve sahiptir. Toplumsal birlikteliği bundan daha güzel ne sağlayabilir.
Camiler tarih boyunca bir ibadet mekanı olmanın yanı sıra ilmin, insani ve ahlaki değerlerin öğrenildiği ve gelecek kuşaklara aktarıldığı merkezler olmuştur. Camileri insanlar inşa eder, insanları ise camiler imar eder. İslam kültüründe cami, şehrin merkezidir.
Mescidi ibadethane yanında bir ilim merkezi olarak da gören Sevgili Peygamberimiz, hanımların bu ilmî havayı teneffüs etmelerini özellikle istemiş, onları mescide gelmeye teşvik etmiş, erkekleri de bu konuda kadınlara engel olmamaları için şu şekilde uyarmıştır: 'Hanımlarınız mescitlere gitmek için sizden izin isterlerse onlara izin verin.' (Müslim, Salat, 137) ve 'Allah'ın hanım kullarını, Allah'ın mescitlerinden men etmeyin' (Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 76)
Hz. Ömer'in oğlu Abdullah, bir gün aralarında sahabe ve tabiinden kimselerin de bulunduğu topluluk içinde Peygamber Efendimiz (s.a.s.)'in kadınları mescitlere gitmekten menetmenin caiz olmadığı, onların da mescitlerden nasiplerini almaları gerektiği yönünde bizzat Allah Elçisi'nden işittiği sözleri nakleder. Orada bulunanlardan biri olan Bilal İbni Abdullah: 'Allah'a yemin ederim ki biz onları elbette menederiz' diye karşı çıkar. Bunun üzerine Abdullah İbni Ömer, o güne kadar kendisinden asla işitilmediği kadar sert ve kınayıcı sözlerle Bilal'e çıkışır: 'Ben sana Resûlullah (s.a.s.)'ın sözünü haber veriyorum; sen ise vallahi menederiz diyorsun' ( Müslim, Salat 135)
Diğer taraftan bazı hanım sahabiler, uygun elbiseleri olmadığı için mescide gitmeme hususunda Hz. Peygamberden izin istemişler, ancak Allah Rasulü 'İki elbisesi olan kadınlar, elbiselerinden birini, elbisesi olmayanlara versinler ki onlar da cemaate katılabilsinler.' (Ebu Davud, Salat, 238.) buyurarak onların bu taleplerini geri çevirmiştir.
Bütün bunlardan sonra, İslam toplumlarında bu yöndeki engellemelerin dinden kaynaklandığını söylemek kabul edilemez. Din, cinsiyet farklılığına dayalı özellikleri kabul eder ancak cinsiyet ayrımcılığını reddeder. Cami, her türlü bireysel farklılığın önemini kaybettiği yerdir.
Cami ilimdir, sevgidir, birliktir, eşitliktir, arınmaktır, sığınmaktır, anlamaktır ve onsuz olamamaktır.