Ne fakir fukara ne garip guraba bilir
böyleleri...
Lafa geldi mi mangalda
kül bırakmayanlar,sadece kendini
aldatıyor...
Bir bilen, bir gören var...
Mal da yalan mülk de...
Namerde muhtaç olmadan
sağlıkla huzurla yaşayıp;vakti geldiğinde
emaneti imanla teslim edebilmektir
aslolan...

* * *

Adam çok zengindi ama cimriydi. Herkesin kendini cimri diye bilmesinden de rahatsızdı. İnsanları,nankör olmakla suçluyor, öfkeleniyordu...
Bir gün dayanamayıp,beldenin bilge kişisine derdini anlatmaya karar verdi.
Niye herkes benden nefret ediyor, anlamıyorum dedi cimri. Halbuki, (Öldükten sonra malımın bir kısmını hayır hasenat işlerine bırakacağım) diye söz vermiştim. Bunu duymayan da kalmadı.
Bilge kişi, adamın sözleri üzerine bir süre sessiz kaldı. Sonra, cimriye Sana bir öykü anlatayım dedi. Domuz ile ineğin öyküsünü...
Tamam
dedi cimri, anlat bakalım.
Bilge kişi öyküsüne başladı:
Bir gün, çiftliğin birinde bir domuz, komşu ahırdaki ineğe insanların kendisini hiç sevmediğinden dert yanmaya başlamış. Senden ise demiş, hep güzel sözlerle bahsediyorlar. Anlıyorum; sen onlara süt veriyorsun. Ama ben onlara daha da fazlasını veriyorum. İnsanlara etimi veriyorum, derimden ayakkabı yapılıyor. En iyi fırçalar da benim kıllarımdan yapılır. Hala daha beni niye sevmezler, anlamıyorum?
İnek, üzüntü içindeki domuza
seslendi: Belki de dostum dedi, sen bütün bunları insanlara ancak öldükten sonra ben de hayatta iken veriyorum
Cimri bu öyküden sonra;
Anladım dedi ve başka tek bir söz söylemeden
evinin yolunu tuttu.

* * *
Bugününüz dünden daha iyi olsun. Sağlık ve huzur
dolu günler dileğiyle...