Hikayecinin anlattığına göre, çok eski çağlarda uzak diyarlarda yaşayan bir köylü ormanda avlanırken yavru bir kurt bulmuş.

İlk önce kendi hayvanlarını düşünüp öldürmek istese de kıyamayıp evine getirmiş, beslemiş büyütmüş…

Çocuğu olmayan aileye neşe kaynağı olan bu yavru, zaman içerisinde güçlenip serpilmiş, güçlü ve zeki bir kurt olup ailenin ayrılmaz parçası, koruyucusu olmuş.

Geceleri evin etrafında tehlikelere karşı dört dönerken, gündüzleri kendisini uçsuz bucaksız ovalara ormanlara atarmış.

Yine bir gün böyle gezerken, ormanın iç kesimlerinde uzanıp yatan bir aslanla karşılaşmış.

Aslanın hasta ve zayıflamış halini gören kurt 'Ne oldu sana böyle, halin nedir? 'diye sormuş… 'Hiç sorma' demiş aslan. 'Ağır bir hastalık geçirdim, uzun süre avlanamadım. Şimdi iyileştim ama eski gücümü toparlamam için avlanmam gerek ama hiç halim yok' demiş.

'Sen hiç üzülme' demiş kurt. 'Ben sana yardım edeceğim. Bu akşam sahibimin düğünü var. Akşam olunca köyün karşısındaki ormanın kıyısına kadar gel, ben sana düğün yemeklerinden taşırım' demiş…

Birkaç gün boyunca kurdun taşıdığı yemeklerle beslenen aslan, kendini toparlayıp eski gücüne kavuşmuş... Teşekkür edip vedalaştıktan sonra ormana dönmüş.

Aradan yıllar geçmiş…

Nasip bu ya köylünün bir bebeği olmuş. Hem kurdun yaşlandığını hem de çocuğuna bir zarar verebileceğini düşünen köylü, kurdu kovmuş...

Kurt ormanda boş boş gezerken eski dostu aslanla karşılaşmış. Dostunun bu haline şaşıran aslan 'Hayrola kurt kardeş, çok perişan görünüyorsun?' demiş. 'Yaşlandım artık' 'Hem de sahibimin bir çocuğu oldu, ona zarar veririm korkusuyla beni kovdu.' demiş kurt…

'Biz eski dostuz'

'Şimdi yardım etme sırası bende, hemen bir plan yapmalıyız' demiş aslan…

Kurt şaşkınlıkla 'O nasıl olacak ki?'

Aslan; 'Ben şimdi gidip sahibinin çocuğunu kaçıracağım, sen de geri götüreceksin. Böylece sahibin seni el üstünde tutacak'

Bu sözler üzerine aslan, ne yapmış ne etmişse artık, çocuğu kaptığı gibi getirmiş...

Köydeki herkes silahlanıp aslanın peşine ormana doğru koşarken daha onlar ormana girmeden kovdukları kurdun, çocuğu eve geri getirdiğini görmüşler.

Bu olaydan sonra kurdun itibarı öyle artmış ki; insanlar onun kahramanlığını yıllar boyu çocuklarına anlatmışlar.

Aslan ile kurdun bu işini de kimse anlayamamış…

***

Belki de hikayeci, hikayesini olması istediği gibi kurgulamış olabilir.

Ama hikayeci bilir ki; aslan ile kurdun dostluğu masa başında değil, zor günde demlenmiştir.

Bilir ki, yeri geldiğinde kurt kurtluğunu aslan aslanlığını yapar ama ikisi de vefasından taviz vermez.

Ve bilir ki; aklı başında hiçbir hikayeci aslan ile kurdun arasına girmez.