Aralık 2017'de Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından Sudan'a yapılan ziyaret, o dönem olağan bir dış ülke ziyareti olarak değerlendirilsede; yapılan anlaşmalar ve özellikle Sevakin Adası ile ilgili projeler ziyaretin sonuçlarının çokta olağan olmadığını ortaya çıkardı.
Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından adaya kurulacak olan üs için etüt çalışmaları tamamlanmış ve kısa süre sonra bölgede askeri konuşlanma başlamak üzere idi. İkili ilişkiler çerçevesinde bölgede petrol arama faaliyetleri başlayacaktı.
2017 yılında Sudan Enformasyon Bakanı Ahmed Bilal Osman 'Türkiye ile yakınlaşmanın bedelini ödemeye hazırız' diyerek belki de bugünlerin öngörüsünü yapıyordu.
Ve Sudanlı Bakan'ın öngördüğü bedel, geçtiğimiz hafta ortaya çıktı. 19 Aralık'tan bu yana ekmek ve akaryakıt zamları bahanesi ile sokaklarda protesto gösterisi yaptırılan (!) Sudan'da, ordu darbe yaptı ve yönetime el koydu!
Sahra altı ülkelere giriş kapısı olarak nitelendirilen Sudan'ın yer aldığı Doğu Afrika Bölgesi; enerji kaynakları potansiyeli ile küresel güçlerin rekabet alanlarının başında geliyor.
1517'de Yavuz Sultan Selim'in, Mısır Seferi ile Osmanlı topraklarına katılan adaya, 100 yılı aşkın bir süre sonra Türklerin geri dönüşünden kimlerin rahatsız olduğunu anlamak çokta zor olmasa gerek!
***
Son günlerin en dikkat çeken açıklaması Ekrem İmamoğlu'ndan geldi. İmamoğlu'nun '145 yıldır demokrasi için mücadele ediyoruz' cümlesinin üstü kapalı bir tehdit, tarihi benzetme yolu ile bir mesaj amacı gütmediğini düşünmek için aptal olmak gerekir!
Bilmeyenler için tekrar da fayda var. 145 yıl önce ne oldu?
Sultan Abdülaziz, Mithat Paşa'nın başını çektiği bir grup tarafından tahttan indirildi, yerine V. Murat geçirildi. Darbe sonrası Feriye Sarayı'na götürülen Sultan Abdülaziz'e burada onur kırıcı davranışlarda bulunuldu ve kısa süre içerisinde iki bileği de kesilmiş olarak ölü bulundu.
İmamoğlu; özellikle ve altını çize çize 145 yıl önce yaşanan bu kanlı olayı hatırlatarak mesaj verme cesareti bulduğuna göre, ağababaları iyi gazlamış demek ki!
***
Küresel güçler ile dışarıda süren mücadele, içerideki uşakları ile de durmaksızın devam ediyor. Bir yandan ikili ilişkilerde ivme kazanılan bir ülke yönetimine darbe yapılırken, diğer yandan da 145 yıl öncesinin darbe hatırlatması piyonları eliyle yapılıyor! Onlara da çok görüyor değiliz, herkes işini, görevini yapıyor.
Önemli olan onların ne yaptığı değil,
Bizim ne yaptığımız, yapacağımız…