Birkaç arkadaşım beni arayıp, 'Yine haklı çıktın' dedi.
Bahçeli'nin yerel ittifakı bitirdiğini söyleyip ileri geri konuşanlara da, beni arayan arkadaşlara da söylediğim gibi 'sakin olun, Reis'ler işini bilir' demiştim.
Zaten üç hafta önceki yazımızda 'aslan ile kurdun' hikayesini yazmış: 'Aslanla kurdun dostluğu masa başında değil, zor günde demlenmiştir. Bilir ki, yeri geldiğinde kurt kurtluğunu aslan aslanlığını yapar ama ikisi de vefasından ödün vermez. Ve bilir ki aklı başında hikayeci hiç aralarına girmez.' diye bitirmiştim.
MHP Lideri Bahçeli, defalarca 'Biz elimizi değil, gövdemizi taşın altına koyduk, koyarız. Bu milletin beka mücadelesi verdiği yerde ne partimizi ne de kendimizi düşünürüz' dediği yerde ufak siyasi hesaplara, alınacak üç beş belediyeye bakmayacağını artık öğrenmiş olmamız lazım.
AK Parti ile MHP arasındaki ittifakın bittiğini zannedip ellerini ovuşturarak salya akıtan, mıy mıy edip 'aman karşılığında ne aldı' diye zırvalayan tayfanın artık şunu aklına iyice koyması lazım:
Bizler için, bu millete hizmet etmenin bir bedeli ve pazarlığı yoktur, olamaz.
Devlete, millete hizmet etmenin de bir karşılığı olamaz.
***
AK Parti Samsun Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mustafa Demir ile ilgili özellikle sosyal medya üzerinden belli odaklarca tetiklenen söylemlere dair birkaç kelam da biz edelim…
Öncelikle;
Geçmişte bakanlık yapmış, üst düzey siyaset ilişkileri olan, görev yapmak istediği şehri çok iyi tanıdığı gibi tüm ilçelerini de tanıyan, belediyenin hak ve menfaatlerini korumada azami özen göstereceğine inandığım bir kişinin şehrimize kazandıracaklarını ve yapabileceklerini öngörüp eleştirirken biraz insaflı olmalıyız.
Ayrıca, her seçim döneminde başlayan 'mikro milliyetçilik' tartışmaları üzerinden prim devşirmek isteyenleri hayretle ve ibretle izliyoruz.
Bir tarafta 'Trabzonlular olmazsa Samsunlular aç kalır' söylemi ne kadar yanlışsa diğer tarafta 'Trabzonlu başkan istemiyoruz' söylemi de bir o kadar yanlış ve nefret içerikli bir söylemdir.
Rizeli Recep Tayyip Erdoğan'ın İstanbul'a nasıl hizmetler yaptığını, nasıl dünya şehri haline getirdiğini, nasıl halkın sevgisini kazandığını ve bugün bırakın sadece ülkemizi tüm Müslümanlara el uzattığını görmek, mikro milliyetçiliğin ne kadar yersiz ve gereksiz bir tartışma olduğunu anlamamıza yetecektir.
'Halka hizmet, Hakka hizmettir' mantığı ile kurulmuş olan AK Parti'nin adayları için bu tartışma yersiz ve kısır olmaktan öte geçemeyecektir.
***
Kıssadan Hisse…
Rivayet olunur ki, Muhyiddin İbn'ül-Arabî bir gün İskenderiye limanında gemiden un boşaltmakta olan hamalları seyretmektedir.
Baş hamal yüksekçe bir yere çıkmış sürekli talimat vermektedir: 'Evladım çuvalları siyasetle indirin!' İbn'ül-Arabî hamalbaşına yaklaşır ve 'çuvalı siyasetle indirmenin' ne manaya geldiğini sorar.
Hamalbaşı: 'Siyasetle indirmek, çuvalı nazikçe yere indirmektir. Çuval patladıktan sonra, dövünmenin faydası yoktur!' der.
Siyasetin hayata uygulanmasını anlatan güzel örneklerden biridir bu ki; ders çıkarmak gerekir.
Ülkemizin ekonomik savaş verdiği ve halkımızın ekonomik sıkıntılara elinden geldiğince göğüs gerdiği şu seçim döneminde; 'şaşaalı karşılamaları, halka ulaşmayan ancak kendi kendimizi ağırladığımız bol masraflı toplantıları, gereksiz tüm harcamaları' yapmamak sanırım elzem olacaktır.
Nazikçe halka gitmeli, gönlünü yapmalı ve hedefe birlikte yürünmelidir.
Unları saçmanın kimseye faydası olmaz!
Dost acı söyler, bizden söylemesi…