12 Eylül darbesi olunca organize sağ sol çatışmaları bitivermişti. Sohbetteydik. Bir vatandaş dedi ki Bize dipçik lazımmış. Herkes ya ya…diyor, başını sallıyordu boş bakışlarla. İçimdeki yangının hüznüyle cevap vermiştim onlara: Kaç yıl geriye gittik? Farkında mısınız acaba? Adaletten, kalkınmadan, ileri ülke olmadan söz edebilecek miyiz artık?
Milletin ezeli davasıdır ADALET VE KALKINMA! Menderes sahip çıktı, baş verdi. Özal sahip çıktı, ömrü vefa etmedi. Demirel'e de ooop… ağır ol bakalım dediler, kaç kere gitti geldi. Son gelişinde de hizaya geldi, 28 Şubat dedi. Bir şeytan, melek maskesi takınıp çıktı dürüst Ecevit'e(!) Solcusun molcusun ama sen ne cici çocuksun öyle! Bak ben dünyaya açılıyorum bana sadık adamlarımla. İş adamlarım var ardımda, eğitimcilerim var. Yoksul ama zeki çocukları kandıra okuta hizmet ediyorum milletime, ne güzel değil mi? Sahip çıkarsan bana, azıcık översen halka… ahrette tek sana şefaat edeceğim ha!
Kandı ona Ecevit, övdü de övdü gerçekten; geçirdi her geçekten(!) Dürüst ya… Derken… o da ne(!) hastalanıveredi aniden. Garip tedirginliği ya bu, dünyaca ünlü bilim adamı Sayın Haberal'a sığındı. Gitti geldi iyileşme yok, kriz mıriz de aldı başını gidiyor. Yardımcısı Hüsamettin dedi ki Bundan hayır yok, yepyeni parti kuralım, solcu Cem'i de başa getirelim, olsun bitsin bu iş. Derken Sayın Bahçeli Devlet, aniden giriverdi devreye: Allah Allah…ne oluyor yağ? Vatan tehlikede mi ne? Durun bakalım hele! Seçim olsun da bitsin bu kriz, haydi seçime!
İşte bu seçimde doğdu Reis. Ülkenin özeti İstanbul'a büyük hizmetleri, dalga dalga yayılmıştı çünkü Anadolu'ya. O sıra bütün gözler ondaydı, alkış alkış gidiyordu dağ taş! İmanın da aklın da yolundaydı, karşı çıkıyordu kitlelerin bağrını yakan haksızlıklara. Lakin boş durur mu şeytan? Alnı secdeye gelenler, kitleler halinde ardında yiğidim, Kasımpaşalı Recep'im, seninleyim diyordu. Vesayeti yeneriz korkma yürü, haydi breh breh breh…poh poh poh…derken kuruluyordu tezgahlar, hain atamaları ve tuzak mahkemeler…Yiğit Reis, Atatürk'ün Millete en büyük kötülükler din maskesi altında yürütülen sinsice faaliyetlerden gelmiştir sözünü hesaba katmamıştı. Fikrince alnı secdeye gelmekti liyakatin temeli. Buna karşı da muhalefet bıçakları bilenip keskinleştiriliyordu 12 Eylül öncesi gibi ki bölünelim de cepheleşelim. Neyse…Geziden, 15 Temmuz ve Afrin'e giden süreci çok yazdım, tekrara gerek yok.
Kur hareketleri ve ekonomik saldırılara paralel yeni başlatılan sürece dikkat çekmek istiyorum şimdi. Yine girdi Sayın Bahçeli Devlet devreye: Dün bağırıp çağırdığı Reis'e sensin dedi önce. Şaşkın olduk milletçe, Allah Allah… dünya tersine mi döndü, ne oluyoruz? Demez mi ki Beni kandırıp bilemişler Reis'e karşı meğer! 15 Temmuz aklımı başıma getirdi, Başbuğ Reis! Haydi cumhur ittifakına! Devlet Yolu yazımı yazdım ve Bravo dedim kendisine ya çok geçmedi ki yine seçim dedi. 12 Eylül öncesi çatışmacıların bir kanadına sarıldık çıplak mavzere sarılır gibi. Diğer yandan millet ittifakı cephesi çekti bıçakları, biliyor habire. Allah'ım sen koru aklımı! Kimi millî görüşçü, kim solcu, kimi ülkücü. Hespi çığırıyor iktidar türküsü! Milletin adamı, dünya lideri Reis! Dikkat Allah aşkına, millet aşkına dikkat!
Duruşun ve eserlerinle destanlaştın ama şimdi bunu yok etme süreci başlatıldı. Baş oyuncalar da yakın çevrendeki haksızlık ve ulaşılmazlık virüsü yayanlar. Sana yanlış bilgiyi kendi çıkarları için doğru diye veriyorlar. Yüksekten bakınca nasıl görünür koca apartmanlar? Kibrit kutusu gibi değil mi? Tepeden tabandaki çıkar çatışmalarının içinin görülebilmesi mümkün mü? Lideri doğru bilgiyle şahlatan da yanlış bilgiyle aldatan da yakın yol arkadaşlarıdır. Yaşamadın mı bu tecrübeyi Reis?
Diyalog içinde olduğum STK mensuplarından duyduklarımın hiçbiri, listelerin düzenlendiği karar masanda konuşulmamıştır bile. İcraattaki haksızlıkları da dile getirebilecek hasbî dava arkadaşların kurmaylarına ulaşılmazlık zincirinde. Kırmalıydı bu zinciri demokrasi liderliğin. Listeler tepeden değil, teşkilat ve STK genel kurullarının oy çokluğuna dayalı halk temayülü ile düzenlenmeliydi. Bu listelerin oluşturduğu Meclisin denetlediği Cumhurbaşkanlığı Sistemi demiştik biz. Kalabalıklar, bireyler gibi aldatılamaz? Demokrasi için ölüme yürüyen millet, böyle bir demokrasi liderliğinin özleminde Reis! Hatırın büyük, millet seni asla bırakmaz ama ağıt yakan çok haksızlıklara, bu konuyu düşünmeli Reis!