Kötülük de iyilik de yapana...
Hepsinin bir karşılığı var elbette...
Kimler geldi kimler geçti bu dünyadan...
Kimi iyilikleriyle kimi de kötülükleriyle
anılıyor kuşaktan kuşağa...
Evlattan torununun
torununa uzanan koca bir ömür öyküsü...
Sen iyiysen hayırla anılacaksın da
kötüysen ananın ve çoluk çocuğun
ne günahı var?..

* * *

Dervişin biri eski İstanbul sokaklarında, Sen doğru ol kem belasını bulur. Sen doğru ol kem belasını bulur diyerek
dolaşırken; padişah tebdil-i kıyafet çarşıda gezerken onun görür. İlgisini çeken dervişeHer gün sarayıma gel seninle muhabbet ederiz der...
Derviş, ertesi gün saraya gider, padişahın karşısına çıkarılır. Ancak
sohbet, muhabbet zaman geçtiğinden
oradan ayrılır. Cebine de bir altın konulur.
Bu arada, sarayın dışında
sahte derviş gerçeğini beklemektedir. Hemen yanına sokulur ve sorar:
-Ya kardeş; padişah seni neden saraya davet etti? Derdi neymiş?..
Derviş bir yığın sualden sonra sahtesine her gün bu sohbet karşılığında altın alacağını söyleyince,
Her gün ben de seninle gelsem rahatsız olmazsın değil mi? Çoluk çocuğum nasiplenir der.
Bizim derviş, padişahın kabul etmesi halinde bir sakınca olmadığını söyler. Gel zaman git zaman padişah her muhabbet sonrası bir ona bir öbürüne birer altın verir.
Sahte derviş çok mutludur ve bir gün gerçek dervişi çorba içmeye çağırır. Garsona da gizlice arkadaşının çorbasına bol sarımsak koymasını tembihler. Gerçek derviş, Padişahımla muhabbet ederken kötü kokarım diye itiraz edince,
Ağzına mendil tutarsın kardeşim der.
O gün aynen böyle olur ve derviş ağzına
mendil tutarak padişahla sohbet eder. Bu sırada,
sahte derviş, padişahın kulağına eğilip,
Efendim arkadaşım ağzını mendille neden kapatıyordu biliyor musunuz? dedikten sonra cevabı da yine kendi verir: Ağzınız kokuyormuş o kokuyu duymamak için
Padişah çok sinirlenir. Dervişi cezalandırmak ister ve
eline fırıncıya verilmek üzere bir pusula uzatır. Derviş fırıncıya giderken,
sahtesi uyanıklık yapacak ya
hemen pusulayı ister. Padişah belki ekmek lütfetmiştir, diyerek...
Okuması yazması olmayan sahte derviş,
pusulayı fırıncıya ulaştırır. Pusulada ‘Bunu sana getireni kızgın fırına at emri
vardır. Fırıncı gereğini yerine getirir ve sahte dervişi fırına atar.
Ertesi gün gerçek derviş yine saraya gelince,
padişah şaşırır. Hayrola sen dün fırıncıya gitmedin mi ? diye sorar. Derviş de olanları bir bir anlatır. Padişah bu defa dervişin
kulağına eğilir: Sen doğru ol, kem belasını bulur

* * *
Bugününüz dünden daha iyi olsun. Sağlıklı ve huzurlu günler dileğiyle...