Herkes oturmuş gıda fiyatlarını konuşuyor.
Uzmanı bol bir alan nasıl olsa!
Sallaması bedava.
Bazıları narh sisteminden, bazıları yasaklardan, bazıları pandemiden, bazıları Rusya Ukrayna krizinden bahisle gıda fiyatlarındaki artışı açıklamaya çalışıyor.
Bir de ihracat yasakları var.
Ancak kimse bütüne bakmıyor, bakamıyor.
Yani Tarım sektörünün bütününü görmeden, bütününü kavramadan doğrudan gıda mevzuuna dalıyor.
Görsel medya zaten gerçekliğin peşinde değil.
Reyting ve/veya magazinel haber peşinde.
Hatta yapılandırılmış bilgi bile diyebiliriz buna.
Hal böyle olunca suçlu kâh üreten, kâh ürün oluyor.
Yani yıllar önce yazıp söylediğimiz şey:
"Üreteni suçlu üretileni cezalı" sayan bir kafa var bizde.
Kurtulmamız da zor görünüyor.
Sorunun köküne odaklanıp, sorunu analiz etmedikten sonra da bu böyle sürüp gidecek.
Artık ben dahi bayrağı çekmek üzereyim.
Yine de azcık katkım olsun; sorunun kökünü anlatmaya.
Bakın aşağıya maddeler halinde çıkardım.
Notlar çıkardım.
Çok önemli değil sizin için.
İster haber yapın ister intihal.
Ama birazcık anlayın yeter.
2021-2022 yılının Şubat ayında çiftçilerin ya da tarım sektörünün borçlarına dair analizlerimiz aşağıdaki gibidir.
1- Tarım sektörünün (çiftçilerin) bankalara olan toplam borcu bir yıl öncesine göre %32 artarak 192 milyar TL oldu.
2- Bu rakama, Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliğine olan borçlarını da eklersek (12.896.000.000 TL) 205.062.215.000 TL olur.
Yani banka ve finans kurumlarına sektörün borcu yaklaşık 205 milyar TL oldu.
3- Bankalara olan borçlarda en dikkat çekici artış kısa vadeli borçlarla ilgili olan artış.
Bir önceki yıl 35,7 milyar TL olan rakam, 2022 Şubat ayında 56,5 milyar TL'ye çıkmış durumda.
Artış oranı %58.
Tüm zamanların rekoru bu.
4- Kısa Vadeli Borçların artması açık, net ve reddedilemez bir şekilde çiftçilerin artık işletme sermayesinin kalmadığını; üretimi kredi ve borçla çevirdiğini söylüyor.
5- Kısa vadeli borçlara en az 50 milyar TL olan Piyasa Borçlarını ve Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği borçlarını da eklemek lazım.
6- Bu durumda Kısa Vadeli Borç toplamı en az 124 milyar TL'dir.
7- Borçlardaki artış orta ve uzun vadeli kredilere de yansımış durumda.
%24'lük artış oranı dikkat çekiyor.
8- Bir diğer dikkat çekici husus ise Gayri Nakdi Kredilerdeki artış.
Rakam, 10 milyar TL sınırına dayanmış durumda.
Buradaki artış oranı ise %28.
Yani çiftçinin teminata haiz arsa, barınak ve yapılarından en az 20-25 milyar TL'lik özellikli malları da tehdit altında.
9- Bankalara ve finans kurumlarına olan takipteki borçlarda ise azalma var.
Geçen yıl 5,1 milyar TL seviyesinde olan takipteki borçlar bu yıl %17 azalarak 4,2 milyar TL seviyesine geldi.
Tarım Kredi Kooperatiflerine olan takipteki borçlar ise 800 milyon düzeyine geriledi.
Yani çiftçilerin en zor koşullarda bile ödeme alışkanlıkları devam ediyor.
Toplam borcun sadece %2,86'sı hacize düşmüş durumda.
En güvenilir kredi müşterileri olduklarına dair bilgimiz değişmedi.
Görünen tablo şu:
Çiftçiler özellikle kısa vadeli işletme sermayesini dış finansman kaynaklarından sağlayamazsa üretimi sürdüremeyecekler.
Artan girdi fiyatları kısa vadeli borç tutarını aşırı artırmış durumda.
Eğer çıktı fiyatları yani ürün fiyatları maliyetin üzerinde ve kâr unsurunu içermezse gerçekten konkordato ilan edecekler.
Ve dönüşü olmayan bir yola girecekler.
Haa birde farkında olmadığımız bir şey var:
Çiftçiler bu kredileri kullanmak için en az 500 milyarlık ipotek vermiş durumdalar.
Bu tutar neredeyse onların yıllık toplam kazancına eşitlenmek üzere.
Yani çiftçiler diyor ki ne yazarsanız yazın ne söylerseniz söyleyin bize bir çaresi yok.
İster fiyatı sabitleyin ister yasaklayın.
Biz üretmedikten sonra!
Üretemedikten sonra!
Sonuç olarak yıllardır çiftçi borçlarını takip eden birisi olarak söylüyorum:
Dibin dibine yakınız.