Camiler ve Din Görevlileri
Haftası kutlamaları
sırasında,
Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı
Prof.Dr. Metin Yıldırım,
bugün yaşanan
eksiklikleri,
doğru tespitlerle
ortaya koydu...
Prof. Dr. Metin Yıldırım,
ne demiş, önce ona bakalım:
"Değerli hocalarımız, silkelenmemiz gerekiyor. Uyuturucu içerek sağa sola yatan
çocuk, eğer senin caminin etrafında konaklıyorsa eğer aç sefil, bir dilim ekmeğe muhtaç insanlar senin caminin etrafında kimaet ediyorsa, burada hepimizin mesuliyeti var. Sarhoşu, çerkeşi
camiye davet edelim. Onları camiye ısındıralım."
Öteleyerek, iteleyerek ve hor görerek
insanları kazanmak mümkün
değil elbette...
Ortada bir gerçek de
var zaten...
Samsun'da birçok insanın
uyuşturucu, uçucu madde ve alkol
bağımlılığından
kurtarılmasına
çaba gösteren
Menzil Tarikatı'nın
çabalarını
daha önce yazmıştım...
İlginç açıklamalarıyla sık sık
Türkiye gündemine oturan
eski Samsun İl Müftüsü Yrd. Doç. Hayrettin Öztürk'ün,
uyuşturucu kullanan gençlerin
topluma kazandırılması için
ilgili kurum ve kuruluşlarla yaptığı işbirliğini
de hatırlatmakta yarar var...
Olumlu sonuçlar aldığını da biliyorum...
Hatta, din adamlarına
kahvehane, kafeterya ve
meyhanelere
giderek, insanlarla
sohbet etmelerini
isteyen de Hayrettin Öztürk'tü...
Demek ki yaklaşım çok önemli...
Sarhoşu ötekileştirmeyip,
hoşgörü ile davranan
Yüce Peygamberimizin
hadislerinden söz etmedik daha...
Büyük İslam alimlerinden Buhari'nin
aktardığı
hadiste şöyle deniliyor:
"Hz.Peygamber zamanında Abdullah b. Nuayman isminde birisi vardı. Bu adam, halk arasında 'himar(eşek)' diye anılırdı. Çünkü çok içki içer, hemen hemen daima sarhoş dolaşırdı. Ancak bu adam, hoş sohbet biri olduğundan Peygamber Efendimiz onu çok sever, hatta zaman zaman onu aratır, onunla sohbet ederdi. İçtiği zamanlar, yakalanıp huzura getirildiğinde de hadd-i şirb(içki cezası) uygulatırdı.
Yine bir gün Abdullah, sarhoş bir halde Allah Resulü'nün huzuruna çıkarılmış ve cezalandırılmıştı. Orada bulunanlardan Hz.Ömer , Abdullah'a lanet okuyup; "Bu adam ne kadar da içiyor; şunun boynunu vuralım daha iyi!" diye celallendi. Bunu duyan Allah Resulü, Hz.Ömer'i azarlayarak şöyle buyurdu:
"Ona lanet okuma ey Ömer! Allah'a yemin ederim ki; onun hakkında kesin olarak bildiğim bir şey varsa, o da Allah ve Resulü'nü çok sevdiğidir."
Sarhoşun da Allah'ı ve onun Resulü'nü
sevme hakkını
kim elinden
alabilir?..
Öyleyse, OMÜ İlahiyat Fakültesi
Dekanı Prof.Dr. Metin Yıldırım'ın
ifade ettiği gibi onları
kazanmak için
çaba göstermek
ve "Hoşgörü" içinde
olmak gerekir...
Öteleyerek, iteleyerek ve
inciterek,
kendi evlatlarımıza bile
doğruları
anlatmak ve göstermek
mümkün değildir...
Camiler, namaz kılındıktan sonra
kapısı kapanan mekanlar;
din adamları da
sadece namaz kıldıran
ve ezan okuyan
kimseler olmamalıdır...
Din; ağaç, çiçek ve böcek için
değil,
insan için var!..