Bir türlü anlayamıyorum, eleştiriye tepki gösterenleri.
Eleştiri olmalı.
Eleştiriler insanı düşündürür.
Doğru yapmaya yönlendirir.
Yanlıştan çevirir.
Dolayısıyla da yarar sağlar.
Eleştirenler düşman bellenmemeli.
Aksine, dikkat edilmesi gereken, uyarılarıyla yol gösteren kabul edilmeli.
Bizim işimiz eleştirmek.
Yanlışları ortaya koymak.
Düzeltilmesine katkı sağlamak.
Bizim gibi eleştiri görevi üstlenen çokça kişiler var.
TBMM üyeleri.
Belediye meclisi üyeleri.
Oda-borsa üyeleri.
Kısacası tüm sivil toplum örgütleri üyeleri.
Dün Haber Gazetesi’nde TSO Başkanı Salih Zeki Murzioğlu’nun sert çıkışını okuyunca; ‘Hoppala’ demekten kendimi alamadım.
Bu ne tepki yahu?
‘Beni eleştirirken hesabını yapın’ demek de neyin nesi?
Adeta aba altından sopa göstermeye çalışmak yakışık alacak şey mi?
Eleştirenlere tepki koyarken, duyarsızlıkla suçlamak olacak şey mi?
Kısacası yakıştıramadım.
Hele hele tehditvari karşı koymalar, hiç yakışık almadı.
O meclis üyeleri aynı üslupla cevap verseydi olabileceklerin hiç hesabını yaptınız mı?
Görünen o ki, hesap yapmasını istediklerinize hesapsız bir yaklaşım içinde sert çıkış yaparak sıyrılmaktan yana oldunuz.
Bana göre olmadı.
Size göre olduysa, bir kez daha düşünmek bence daha hayırlısı olur.
Bu tür sert çıkışlarla ülkemizde ne yazık ki sıkça karşılaşıyoruz.
Bir bardak suda fırtınalar koparılıyor.
Tatsızlıklar oluyor.
Gereksiz sürtüşmeler doğuyor.
İstemediğimiz olumsuzluklara neden olunuyor.
Değer mi?
Şüphesiz değmez.
Eleştiri yapılacak.
Cevabı gerektiği biçimde verilecek.
Bu yapıldığında gereksiz fırtınalar koparılmamış olacak.
Bu nedenle Sevgili Murzioğlu’na sakin olmanın yakışacağını düşünüyorum.
Yararına olacağına da.
Ne dersiniz?