GAZETECİ kardeşim Mustafa Yıldırım, meslekte örnek aldığı kişi olarak beni gösterdiğini belirttiği köşe yazısında, bana abi dediği için hata yaptığını yazmış...
Genel yayın yönetmenliğini yaptığı gazetenin sahibinin, iki meclis üyesi tarafından dövülmesi olayıyla bizleri ilişkilendirmeye kalkışmış...
Mustafa Yıldırım şöyle demiş:
Tüm basın mensupları bina içerisindeyken, senin muhabirin dışarıda saniyeler içerisinde olan bir olayı hiçbir ayrıntısını kaçırmadan kare kare fotoğraflıyorsa, iyi bir gazeteci olduğundan değil, iyi bir organizeci olduğundandır. Bütün muhabirler içerideyken senin muhabirin pusuya yatıyorsa, kusura bakma ama abi, sen sütten çıkmış ak kaşık değilsin.

Kardeşim Mustafa, şu fotoğrafa iyi bak! Oktay Öztürk, fotoğraf çektiği sırada senin muhabirin Sezer Sezer de orada... Gazetenin sahibi silahını belinden alırken o da uzaklaşıyor. Yani, iddia ettiğin şeyler tutarlı değil. Bu fotoğrafları çektiği için bir gazeteciye teşekkür edeceğine organizeci diyorsun, orada bulunduğu halde uzaklaşan muhabirine ne diyeceksin bakalım?..
Fotoğrafları sadece Doğan Haber Ajansı istememiştir. Akşam ve Sabah da bizden ricada bulunmuştur. Cihan Haber Ajansının da aynı talebi, yerel aboneleri olduğu için üzülerek geri çevrilmiştir...
Yerel gazetelerden bazıları da bu fotoğrafları kullanmak istemişlerdir. Amacımız size karşı bir organizasyon yapmak olsaydı, onlara da bu fotoğrafları verirdik... Bu olmadığı gibi kendilerini de uyardık ve internet sitelerinden alsalar dahi Fikir ve Sanat Eserleri Yasasının telif haklarını kapsayan hükmüne göre yasal işlem yapılacağını söyledik... Buna rağmen, emeğimize saygı göstermeden ve izin alma gereğini bile duymadan fotoğrafları kullananlar oldu, sonucuna da katlanacaklar elbette..
Bu yumrukların bana atıldığını söylemişsin!..
Eğer ortada gazeteciliği ilgilendiren bir mesele olsaydı haklıydın...
Bu olay, senin de köşende ifade etmeye çalıştığın gibi iki meclis üyesinin namusuyla ilgilidir...
Kısraklara binmek, yatak odalarında kronometre tutmak, hamilelik testi yapmak ve seksüel menajerliğe soyunmak
gazetecilik midir?..
Keşke; rüşvet çarkı, ihaleye fesat karıştırılması, para karşılığı ruhsat verilmesi gibi konular yazıldığı için meclis üyeleri
böyle bir eyleme kalkışsaydı...
Bak o zaman sadece Samsun basını değil, tüm Türkiye ayağa kalkardı...
Keşke, Hata ettik başlığını taşıyan yazın, insanların namuslarına dil uzatılmasından duyduğun üzüntüyü içerseydi...
Ortada bir hata var tabii...
Analarımız, kadınlarımız ve kızlarımız
namusumuzdur...
Ruh sağlığı bozuk birinin porno uslübuyla yazdığı yazıları
evlerinize rahatça götürebiliyorsanız, size de söylenecek bir sözüm yoktur!..
Fotoğrafa şimdi bir daha bak kardeşim...
Muhabirimizin pusuda bekleyip, saniyelik olayı kare kare fotoğrafladığını yazıyorsun ama senin muhabirin de orada...
Oktay Öztürk fotoğraf makinesinin deklanşörüne basarken muhabirin üzerine düşen görevi yapmak yerine
oradan uzaklaşıyor...
Fotoğraf çekemediği gibi patronuna da yardımcı olamıyor...
Mesleğinin baharındaki bir genç muhabirin
düştüğü durumu yansıtmamak için bu fotoğrafı yayınlamadık diye pusu ve organize gibi ifadelerle Oktay Öztürkün gazetecilik başarısını hafife almaya çalışıyorsun!..
Ve ne gariptir ki, sana yanıtı yine muhabir arkadaşımızın
çektiği fotoğraf veriyor...
Tez yakalandınız!...
Sen abi demekle hata yaptığını yazıyorsun ama ben sana kardeşim demeye devam edeceğim...
Çünkü, affetmek büyüklüktür...
Unutmadan bir şey daha hatırlatayım; şeytan adamı aldatır ama suyunu ısıtmaz!..