Bu şehrin trafik sorununu
polisiye tedbirlerle çözmenin
mümkün olmadığını
defalarca yazdım...
Sorunu gidermenin
yolu, saygıdan geçiyor...
Neden mi, bakın anlatayım...
Önceki gece saat 19.30 sıraları...
Yer Saathane Meydanı,
devamında Kasaplar Caddesi...
Kamyonetini caddenin ortasına
park edip malını boşaltan
sürücü,yolu kapatmış durumda...
Arkasında onlarca
araç bekliyor.
Dakikalar ilerledikçe,
bekleyen araçlardan
yükselen tepki seslerine
klaksonlar eşlik ediyor...
Bu arada, Bankalar Caddesi nden
Saathane Meydanı na çıkan yol da
tıkanıyor haliyle...
Mahcubiyet içinde olması
gereken kamyonet sürücüsü
hiç oralı bile değil...
Malını boşaltmayı sürdürüyor...
Oysa, bu caddede kaldırımlarda
bulunan mantarlar
portatif...
Esnaf, yükleme-boşaltma yapacağı sırada
bu mantarları çıkarıyor ve trafik akışı da devam ediyor...
Kamyonet sürücüsünü
seyrediyorum...
Özür mahiyetinde
bir davranış ortaya koyacak mı diye...
Ne gezer...
Ne var, ne oldu ?
diye tepki gösteriyor adam...
Pişkinliğin bu kadarına da pes doğrusu!..
İnsanın canı kavga etmek istiyorsa
memlekette sebep bol...
Ben de manavın önündeyim. Bir ara
bu görüntüyü cep telefonunda
kameraya almak geçiyor içimden...
Elimdekileri bir kenara bırakıp,
cep telefonundaki kamerayı
çalıştırana kadar trafik açılıyor...
Empati yapalım
ve kamyonet sürücüsü,kaldırım müsait olmadığı için
aracını yolun ortasına bırakmak zorunda kaldı diyelim...
Böyle olsa dahi beklettiği
araçların sürücülerine
öfkeleneceği yerde,özür dilemesi
gerekmez miydi?..
Trafik yüzünden
kanlı kavgaların yaşandığı hatta
insanların hayatlarını kaybettiği
bir şehir burası...
Allah tan o gece kimse aracından
inip de
kavga etmedi...