Hayatın en yorgun anlarında bir dize gelir geçer insanın aklından. Su gibi yıkar tüm karmaşık düşünceleri. Söyleşindeki rahatlık, sözcüklerin tek tek tınısı insanı alır, cennetin en ulu ağaçlarının gölgesinde serinletir. Bazen tek bir dize çektiğimiz sıkıntıları öyle bir anlatır ki; hayatın bütün tozlarını süpürür, tertemiz eder tüm kirleri. br /> Gözüm yaşı değirmenler yürütür. Böyle bir dize neler anlatmaz ki? Çekilen sıkıntıların çokluğu, coşkusu ve hızı… İçimizde biriken sıkıntıların fışkırarak bir değirmenin çarklarının arasına girip onu hareketlendirmesinin ifadesi, daha nasıl anlatılabilir? Ne güzeldir bizim insanımızın gönlü, ne güzeldir. Acısında bile fayda prensibini gözetir, bir yandan ağlar, diğer yandan değirmenler yürütür. Onun gönlünün damıttığı dizeler de bu niteliği taşır hep, böyledir. Takılır gün içinde aklınıza, sizinle konuşa konuşa köşe bucak gezer. Sihrini her söyleyişte artırarak, her fısıldayışta eriştiğiniz anlam derinliğine sizi şaşırtarak ilerler yol be yol. Öylesine zevk alırsınız ki bu defalarca tekrarlardan, güzel bir dilek, bir dua gibi sıyrılır, dışınızdan yerlere dökülür. Belki de içinizdeki şairin uyanma çabalarıdır, bir dizeye takıntınız. Malum her şey özentiyle ve taklitle başlar. Böyle bir dize meydana getirme isteği ya da o dizenin sahibinin baktığı gözlere sahip olma isteği. Amaç ne olursa olsun, yaşadığımız şu sıkıcı ve ışıksız dünyanın bir anlık aydınlanmasıdır böyle dizeler. Bu kısa aydınlanmalar yüreklerimizin pasını siler alır. İnsana acı veriyor gibi görünseler de, acının antidotu olurlar, dünyadaki daha büyük acılara hazırlarlar. Aslına bakarsanız, asıl büyük acının ne olduğunu gözümüze sokarlar. Böyle güzel bir anlatım, böyle erişilmez bir söyleyiş kolaylığı insanda kendini yeniden gözden geçirme baskısı oluşturur. Bütün değerleriniz size yanlış görünmeye başlar. Gittiğiniz yollar sizi içinize ulaştırmada çok tekin görünüyor mu bunu sorgularsınız. Tabi aklınız biraz olsun başınızdaysa. Yok eğer, dünya değerleriyle yoğrulacağım, şöyle rahat edip malı mülkü yığıp havamı atıp bu dünyadan göçeceğim, benim tek derdim de bu diyorsanız o başka mesele. Zaten bu tip bir dize sizi değil etkilemek, ruhunuzda en ufak bir kıvılcım bile oluşturamaz böyle düşünüyorsanız. Eğer, içinizde erdem tohumları kabuğunu çatlatmak için sabırsızca bekliyorsa, bu dizeler size kendi cennetinizi yaratmada küçük tuğlalar olur. Bunlardan kocaman bir duvar örersiniz dış dünyaya önce. O duvardan içeri ne kötülükler sızabilir sizin içinize ne de pislikler… Her birinin içindeki anlam öylesine yoğundur ki, en ufak bir açık gözeneği yoktur.
Şairlerin ve yazarların hası, öncelikle böyle dizeleri biriktirirler içlerinde. Hatta politikaya, siyasete ve bilime adını yazdırmış bütün o çalışkan ve iyi insanlar… Dünyayı değiştiren insanların düşüncelerine bakın, böyle güzel dizelerin ve alıntıların renklerini bulacaksınız. Küçücük güzellikler bazen kendi dünyamızı binlerce renge boyarlar. Hele de artık birkaç renk arasında sıkışıp kalmış insanımız için… Günlerce bir dizeyi dilinize dolayıp deli damgası yeme pahasına sokaklarda mırıldana mırıldana gezmeye ne dersiniz? Yoksa siz onları hayatınıza katmayacak mısınız Kayıp Kıtalılar? Efendim, duyamadım…


ULTREYA…

order abortion pill abortion pill where can i buy abortion pills