n İstanbul’un 3. köprüsü “Yavuz Sultan Selim” adını alınca, aklıma ilk gelen şunlar oldu: Güneydoğu sorununda kökler sulanarak hafıza tazeliyor ve bölge ülkelerinin bir kez daha düşünülmesi, konjonktür karşısında aydınlar ve muhataplar dikkate çağrılıyor galiba …
nn O dönem, özellikle İdris-i Bitlisi akla gelince başka ne olacakdı ki.
nn Köprü ismi, Alevi-Sunni ayrışmasından öte bir durumdur.
nn Ne Sunnileri, sevindirecek ne de Alevileri incitecek bir durum söz konusudur.
nn İçeriğine dahil olsa da başka bir durum var burada!
nn Kaldı ki 40 bin kişiye varan bir Alevi katliamı hala ciddi derecede ispatlanmamış, doğrulanmamıştır. Şah İsmail’e katılanlarla, onu kendilerine rehber edinip isyan çıkaranlarla mücadele edilmiş ancak bir jenosite varan alçaklık gerçekleşmemiştir. Kaynaklara dikkat edin. İran ve Suriye menşeili eserlerde böylesine ürkütücü bir katliam varmış gibi gösterilmesi manidardır. Nasıl olsa önümüzdeki günlerde tarihçiler bu konuyu enine boyuna tartışacak daha geniş bir bilgi elde edeceksiniz. Biz asıl konumuza dönelim.
nn Malumunuz Yavuz döneminde Güneydoğu bugünkü anlamıyla etnik bir başkaldırı yaşarken diğer tarafdan da doğu ve güneydoğusunda yer alan devletlerin iç işlerine müdahalesini, zaman zaman da sıcak savaşını yaşadı.
nn Yavuz Selim, Çaldıran’da Şah İsmail’i yenmiş, Safevi Devleti’ni ortadan kaldıramamıştı ama Şah İsmail’in kontrolündeki Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ni Osmanlı’ya katmış, bölgenin kontrolünü eline almıştı. Ancak bunda en büyük pay İdris-i Bitlisi’ye aitti.
nn İdris-i Bitlis’i Akkoyunlular yenilince, Şah İsmail’in kendisine “işbirliği” teklifini reddetmiş, Yavuz Selim tahta geçince onun en yakınındaki önemli isimlerden biri olmuştur. Tarihten felsefeye, sanattan siyasete değin onlarca eser üretmiş bir bilgedir.
nn Gelelim o döneme: Bugünkü gibi İran’ın ve Suriye’nin bölge insanı üzerindeki mezhepsel etkisi, o günün dünyasındada daha doğrusu Doğu-Güneydoğu Bölgesi’nde de hakimdi.
nn Yavuz Sultan Selim ilk iş olarak Bitlisî yi Tebriz e gönderilen heyete kattı. Padişahın sefere çıkmasından evvel Tebriz e gelen heyet önemli temaslar gerçekleştirdi. Bitlisî de etkili simalarla biraraya gelerek Osmanlı lehine faaliyette bulundu. Hem idareciler hem de alim ve eşrafla yaptığı görüşmeler neticesinde uygun bir havanın oluşmasına büyük katkı sağladı. Kısa bir süre sonra da Yavuz Sultan Selim Tebriz e geldi.
nn Sonrasında kışı geçirmek üzere yurda dönen Osmanlı ordusu ve padişahı Amasya ya gelirken, Bitlisî onlardan ayrıldı ve bölgede temaslarda bulunmak, yerel idarecilerle görüşmek üzere Diyarbakır a geçti.
nn Gaye, buradaki yöneticilerin Osmanlı idaresine sıcak bakmalarını ve Safavilere karşı Osmanlı Devleti nin yanında yer almalarını sağlamaktı.
nn Nitekim Bitlisî başarılı oldu. Çok önemli neticeler aldı. Bitlisî nin gayretleri ve girişimleriyle o zaman Safavilere bağlı bulunan birçok yerel yönetimin de ayrılmaları sağlandı. Bu gayretleri Yavuz tarafından karşılıksız bırakılmadı. Askeri en üst rütbe olan Kazaskerlik rütbesi ile taltif edildi.
nn Bitlisî nin iki ay süren faaliyetleri sonucu çok sayıda Kürt ve Türkmen beyleri ve aşiretler kendi arzuları ile bağlılıklarını bildirdi, akabinde de Osmanlı Devleti ne iltihak etmişlerdir.
nn Bağlılıklarını bildirenleri araştırma fırsatınız olursa lütfen araştırın zira günümüzde muhatap olunan birçok ünlü isimlerin atalarıdır: Bitlis hâkimi Emir Şerefüddin, Hizan meliki Emir Davud, Hısn-ı Keyfâ emîri Melik Halik, İmadiye hâkimi Sultan Hüseyin, Cezire hâkimi Şah Ali Bey, Çemişgezek hâkimi Melik Halil, Pertek hâkimi Kasım Bey kendi arzuları ile Osmanlı idaresini kabul ettiler. Ayrıca Suran, Urmiye, Atak, Cizre, Eğil, Garzan, Palu, Siirt, Meyyafarakin, Sason, Sincar, Çermik, Malatya, Urfa, Besni, Harput, Mardin ve benzeri yerlerdeki aşiretler de arka arkaya. Akabinde Sason, Sincar, Çermik, Atak ve Suran aşiretleri de bağlılığı kabul ettiler. Bitlisî bunlarla yetinmeyerek Urfa ve Musul emirleriyle de görüştü. Bu emirlikler o sıralarda Memluklara bağlı idiler. Bunlar da Osmanlılara bağlanmayı kabul ettiler…
nn Söylenecek daha çok şey var ama tarihçilerimiz karşısında daha fazla hadsizlik yapmamak lazım.
nn Fark ettiğiniz üzere köprünün ana fikri, derin mevzu…
nn Sağlıcakla aklın.
nn
n