Sözlükte "tükenmek, tamamlanmak, son bulmak" manasındaki nefk kökünden türetilen infak; 'bitirmek, yok etmek; yoksul düşmek" gibi anlamlara gelirse de daha çok "para veya malı elden çıkarmak" manasında kullanılmaktadır. Dini–ahlaki bir terim olarak genellikle "Allah'ın hoşnutluğunu elde etme amacıyla kişinin harcamada bulunması' olarak tarif edilir.[1]
Her ne kadar tariflerde geçen husus, bir şeylerin elden çıkıyor gidiyor olması olsa da aslında manen bir yükselme, gerçek yolculuk için bir azık toplamadır infak! Sözlükler, sözcükler dese de infak 'tükenmek' dir, bu tükenme; bizim anladığımız mana da bir tükeniş değildir, Allah (c.c.) için kişinin malını, varlığını az veya çok feda edebilmesidir. Kişinin sermayesini mahlûkatın mutluluğu için tüketmesidir. Zira infak, veren ile verileni buluşturan mutluluğun ortak paydasıdır. İnfak denilince, İslam'ın bakış açısında emanet olan malın-mülkün bir başka emanetçiye devri gelir aslında akıllara.. kişinin emanet şuuruyla baktığı servetinden emanetin gerçek sahibinin hoşnutluğu doğrultusunda yeni bir emanetçi arayışıdır infak.. Çünkü emanetin canı az olur! Çünkü emanet sorumluluğu gerektirir ki sorumluluğun paylaşımıdır infak..
Değerli okuyucular, bir başka tanımında infak 'tamamlanmaktır' geçiyor. İnsan tek başına bir varlık iken infak ile, vermek ile, harcama ile, tükenmek ile toplumun bir ferdi olabilir. Ve işte tek olan o insan infak ile İNSANLIK olabilir. İnfak ile insan, toplumun huzuru için köprüler kurar, yollar açar kavuşamayan insanlar arasında.. İnsan, aslında infak ile 'tamamlanmış' olmaktadır.
Yüce Dinimiz İslam ile hepimiz, hem bedeni hem de mali bir takım ibadet şekilleriyle Allah'a (c.c.) kulluğumuzu arz ederiz. Bu kulluk arzı; namaz, oruç gibi bedenen yapılanlarıyla aynı davranış şekilleriyle bizi birbirimize benzetir ve yakınlaştırır. Ama Allah (c.c.) insana bedenini emanet ettiği gibi maddi bir takım sermayeler de emanet etmiştir. İşte kulluğumuzun arzı kimi zaman da zekat, fitre, fidye, kefaret, sadaka, bağış gibi kavramlarla ifade ettiğimiz infak ile olur. İnfak ile toplumun fertleri yakınlaşır, servetin köleliğine dur denilerek başka bir bağımlılık çeşidi olarak da tarif edebileceğimiz 'servet düşkünlüğü' nden kurtulunur. İnfak ile aslında toplumun zengini de fakiri de bir hastalıktan kurtulur. Birinde 'biriktirme' birinde varlık içinde yaşayanları her gördüğünde 'iç geçirme' hastalığından kurtuluştur infak. Evet dostlar, eğer birileri bizim varlığımıza bakıp iç geçirmişse dünyalar bizim olsa neye yarar! Toplum içinde yaşayan verebilen her insanın, verecek şeyi olmayanın kalbine dokunuşudur infak.. maddi boyutlarla sınırlı olmayan kalpten kalbe giden bir yoldur infak.. iyiliğe erişmektir infak.. zira Yüce Rabbimiz Ali-İmran Suresi 92. Ayette[2] tersinden bir okuyuşla 'Sevdiğiniz şeylerden harcadıkça iyiliğe erişirsiniz, Allah (c.c.) sakladıklarınızı, paylaşmadıklarınızı, infak etmeyip kalplere dokunmadıklarınızı bilir' diyor bize! Ve Güzel Peygamberimiz: 'Yarım hurma dahi olsa, kendinizi cehennem ateşinden koruyun. O nu da bulamayan kimse, güzel kelimelerle (tatlı sözlerle, kendisini cehennem ateşinden korusun!..)'
[3] diyor. İnfakın sınırını neredeyse ortadan kaldırıyor. Yani herkes bir kalbe dokunsun, tüm insanlık mutlu olsun istiyor.
Allah tüm infaklarınızı, bağış, sadaka, zekat, fitre, fidyelerle kalplere dokunuşlarınızı kabul etsin.[4]
Yılmaz ÖZBAKIR/ Ayvacık İlçe Müftüsü
[1] TDV İslam Ansiklopedisi, 'İnfak' Maddesi.
[2] Ayetin orijinal meali:'Sevdiğiniz şeylerden harcamadıkça iyiliğe asla erişemezsiniz! Her ne harcarsanız Allah onu bilir.'
[3] Buhari, Edep 34. Müslim, Zekat 66
[4] 11.05.2019 tarihinde, 6 Ramazanda kaleme alınmıştır. Yazıya ait telif haklarımdan Samsun İl Müftülüğü ve onay verdikleri muaftır. Muafiyet vermem yazıda değişikliği kapsamaz, buna iznim yoktur.