n
n n Herkes kaderini yaşıyor...
n n Başlarına en olmadık
n n anlarda sıkıntılar gelen insanlar,
n n sabrı biliyorsa; zorlukları da aşıyor...
n n İnançlı insanlar, bunun da bir nedeni
n n olduğunu biliyor elbette...
n n Korkunun ecele faydası yok!..
n n Anıl Ege nin bugünkü öyküsü,
n n korkularıyla hayatı kendine zehredenlere gitsin!..
n n
n n Üniversiteyi bitirmiş, kısa dönem askerlikten sonra
n n özel bir sektörde üst düzey bir yönetici olmuştu ama
n n o hala annesinin gözünde bir çocuktu. Saffet, işe giderken
n n annesi Feride Hanım, her zamanki gibi tembihlerde bulunuyordu:
n n Hiç kimseye derdini anlatma. İşine gücüne de karışma. Kavga eden olursa ayırma.
n n Çocukluğundan beri aynı sözleri duyan
n n Saffet, annesinin sözünden hiç çıkmamıştı.
n n Bu yüzden de iyi arkadaşlık ilişkileri kuramıyor, hiç kimseye de güvenmiyordu. Bunaldığı zamanlarda dahi
n n sıkıntısını içine atan biriydi. İşyerinde de tavrı değişmemişti. Personel ona Robot Saffet lakabını takmıştı. Bütün hayatı iş ve ev arasında geçiyordu...
n n Bir gün amcasının oğlu Mustafa ziyaretine
n n geldi. Mustafa, Saffet in işyerinde şef olarak çalışan
n n Sacide yi görüp çok beğendi. Saffet e Bu kızla evlensene dedi. Bu sözlere çok şaşıran Saffet,
n n Sacide ye baktı. Çok güzel bir kızdı. Tahsilliydi ve terbiyesiyle
n n herkesin sevgisini kazanmıştı.
n n Güzelmiş gerçekten de dedi ama Mustafa ya olmaz cevabını verdi.
n n Yaşın geçiyor. Çoluk çocuğa karışmalısın dese de Saffet dinlemedi.
n n Ya kız kabul etmezse. O kabul eder de annem istemezse. Ya da evlensek, mutlu olabilir miyiz diye korkuları vardı.
n n İşten eve dönerken, Sacide yi düşündü durdu. Mustafa ya sinirlendi. Aklıma nereden getirdin bunu diyerek...
n n Eve geldiğinde, annesi onun düşünceli olduğunu fark etti. Oğluna, Bir derdin mi var. Anlat diye seslendi. Saffet, Sorun yok cevabını verdi ama
n n aklı Sacide de idi.
n n Ertesi gün işe geldiğinde, gözü Sacide yi aradı. Genç kız henüz işe gelmemişti. Sekreterine sordu, Birazdan gelir cevabını aldı. Sekreteri de şaşırmıştı.
n n Hayırdır inşallah dedi içinden. Saffet odasından çıkmış,
n n kapıyı gözlüyordu. Fark edilmesin diye de başka işlerle meşgul oldu.
n n Bu kız niye gecikti? diye meraklanmaya başlamıştı ki,
n n Sacide kapıda göründü. Bir anda göz göze geldiler. Sacide gülümsedi ona. O da tebessüm etti. Saffet in yüzündeki ifadeyi
n n personel fark etmişti. İlk kez müdürlerini böyle mutlu görüyorlardı.
n n Sacide masasına geçti. Evrakları düzeltip bilgisayarını açtı. Elektronik postalarına baktı. Birinden mesaj bekliyor gibiydi.
n n İşyerine gelmeden önce Saffet in amcasının oğlu
n n Mustafa yla görüşmüştü. Mustafa, Saffet in ondan hoşlandığını ve evlenmek istediğini söylemişti. Saffet in utangaç biri olduğunu da ifade etmişti. Saffet, duygularını yüzüne söyleyemeyeceğine göre,e-posta atar diye düşündü. Sacide de Saffet ten hoşlanıyordu. Namuslu bir gençti. Etliye sütlüye karışmayan kendi halinde biri olarak
n n onu beğeniyordu. Ama bir kadının, bir erkeğe Senden hoşlanıyorum ve evlenmek istiyorum demesi,
n n mümkün değildi. Teklifin, Saffet ten gelmesi gerekiyordu.
n n Mesai bitmişti. Hem Saffet hem de Sacide nin aklı birbirindeydi. İkisi de aynı anda çıktı. Birbirlerine bir şey söylemeden
n n asansöre bindiler. Bu sırada, Mustafa asansörün kapısında belirdi. Sacide, Mustafa ile selamlaştı.
n n Saffet, Birbirinizi tanıyor musunuz? diye sordu. Mustafa evet dedi ve her ikisini de kafeye çay içmeye davet etti. Saffet, biraz annem bekler falan demeye kalkıştı. Ama Sacide ile birlikte oturup çay içmeyi
n n çok arzu ediyordu.
n n Neyse işyerinin yakınlarında bir kafenin caddeye bakan bölümden
n n uzak bir masaya oturdular. Gören olursa yanlış anlar diye korkuyorlardı. Sacide de arka tarafta oturmayı tercih etti.
n n Havadan sudan konuştular. Saffet,
n n Sacide ye bakamıyordu. Yüzü kıpkırmızı olmuştu. Saffet in yüzündeki çocuksu mahcubiyet, Sacide nin hoşuna gitmişti.
n n Şiirleriyle tanınan ve entelektüel bir yaşamı olan
n n Mustafa, Saffet in korkuları yüzünden evlenemediğini biliyordu.
n n Mustafa sohbet sırasında,cebinden gazete kupürü çıkarıp,
n n İkiniz de beni dikkatle dinleyin dedi:
n n İnsanların çoğu kaybetmekten korktuğu için sevmekten korkuyor.Sevilmekten korkuyor,kendisini sevilmeye layık görmediği için.Düşünmekten korkuyor sorumluluk getireceği için. Konuşmaktan korkuyor,eleştirilmekten korktuğu için.Duygularını ifade etmekten korkuyor,reddedilmekten korktuğu için. Yaşlanmaktan korkuyor,gençliğin kıymetini bilmediği için. Unutulmaktan korkuyor,dünyaya iyi bir şey vermediği için.Ve ölmekten korkuyor aslında yaşamayı bilmediği için
n n Mustafa ikisine de şöyle baktı. Anladınız mı şimdi? dedi. Şekspir in bu sözleri sizler içindi
n n Saffet, Bir daha oku dedi. Mustafa tekrarladı.
n n Şekspir, bu sözleri ikisi için söylemişti sanki. Korkuları yüzünden hayatlarını karartan bu iki genç için...
n n Sacide ve Saffet in elleri masada birleşmişti. Nasıl olduğunu ikisi de farketmemişti. Çekmediler ellerini. Mustafa nın
n n lavaboya gittiğinin bile farkında değillerdi. Saffet, Korkmuyorum artık dediğinde Sacide nin dudaklarından da aynı sözler döküldü.
n n İkisi de ilk defa bu kadar özgür hissetti kendini. Kuş gibi uçacaklardı
n n neredeyse. İçlerindeki zinciri kırmışlardı.
n n Saffet, evlenme teklifi etti. Sacide, hiç tereddüt etmeden evet dedi.
n n Mustafa bir köşeye çekilmiş, büyük bir mutluluk içinde onları seyrediyordu. Saffet ve Sacide gibi
n n birbirini seven milyonlarca insanının çektiği ıstırabı düşündü ve sonra
n n şiirini yazdı. Şiirinin adı da Korkma, kaderinse olur koydu.
n n
n n * * *
n n Bugününüz dünden daha iyi olsun. Sağlıklı ve huzurlu günler dileğiyle...
n