n

n
n Yalan ve iftiraya başvurup, insanların
n
n şerefleriyle oynamaya kalkışanlar;
n
n bir büyük günahı yükleniyor...
n
n Allah değil,gıybet edilen ancak affedebiliyor...
n
n Kul hakkı gibi...
n
n Elbette inançlı insanlar için bunlar...
n
n Allah korkusu olmayana diyecek bir şey yok!..
n
n Anıl Ege nin öyküsü, Rabbini bilenlere...
n
n
n
n
n
n * * * *
n
n O akşam Sabri nin canı çok sıkkındı. Eve geldiğinde
n
n hanımı ve çocukları, bir şeyler olduğunu sezinlemişlerdi. Sofraya oturdular birlikte. Hiç kimsenin ağzını bıçak açmıyordu. Sezen Hanım,
n
n sessizliği bozarak, kocasına Beğendin mi fasulyeyi? dedi. Sabri, başını salladı. Parmaklarını birleştirip, mükemmel işareti yaptı.
n
n Sabri, çocuklardan erken kalktı sofradan. Odasına geçti. Hanımı
n
n ve çocukları, Sabri nin bu davranışına anlam verememişti. İyi geceler demeden
n
n ve çocuklarını öpmeden yatak odasına gittiği görülmemişti...
n
n Sezen Hanım sofrayı kaldırıp, bulaşıkları makineye yerleştirdi. Sezgin ve Sema yı da odalarına bıraktıktan sonra Sabri nin yanına gitti. Kocası, Kur an-ı Kerim okuyordu...
n
n Sabri, kendisini izleyen karısına, Bugün bir arkadaşın gıybetini yaptım. Bunun yalan olduğunu öğrendiğimde adeta yıkıldım.
n
n dedi.Sabri, inançlı bir insan olarak, böyle bir şeyi yaşamış olmasını
n
n içine sindiremiyordu. Ağlayacaktı neredeyse...
n
n Ellerini açıp, Affet Allahım diye yalvarmaya başladı. Sezen Hanım,
n
n Dur telaşlanma vardır bir çaresi dedikten sonra emekli müftü olan babasına danışmasını söyledi...
n
n Sabri, sabahı zor etmişti. Namazını kılıp,
n
n dışarı çıktı. Beyninde şimşekler çakıyordu. Nasıl yaptım. Benim de çoluğum çocuğum var diye söylene söylene kayınpederi Sefer Hocanın Orta Cami karşısındaki hac malzemeleri sattığı dükkana gitti. Besmele çekerek, içeriye adım attığında,
n
n Sefer Hoca, Hayırdır inşallah dedi.
n
n Sabri, biraz soluklandı. Nereden başlayacağını bilmiyordu. Bu sırada,
n
n Sefer Hoca, diyafona uzanıp, çay ocağına iki çay söyledi. Sabri, kararsızdı. Ama içi içini de yiyordu. Ne olursa olsun, anlatmalı ve bu sıkıntıdan kurtulmalıydı.
n
n Hocam dedi. Ben dün çevrenin etkisinde kalarak,
n
n bir arkadaşın gıybetini yaptım. Sonra bu söylediklerimin yalan olduğunu da öğrendim. Çok pişmanım. Sabaha kadar uyuyamadım. Rabbime affetmesi için yalvardım ...
n
n Sefer Hoca, damadının büyük bir nedamet içinde olduğunu görmüştü. Ayağa kalktı... Gıybetin büyük bir günah olduğunu
n
n belirterek, Peygamberimiz, Miraç gecesinde yüzlerini tırnaklarıyla parçalayan bir gruba rastlayınca;
n
n Cebrail Aleyhisselama sordu. (Kim bunlar) dedi. O da (Bunlar, gıybet yaparak başkalarının şerefini lekeleyenler) cevabını verdi dedi.
n
n Sabri, büyük bir suçluluk duygusu içindeydi. Sefer Hoca, damadının iyi bir insan olduğunu biliyordu. O da üzülmüştü.
n
n Bak bunun çaresi, gıybet ettiğin kişinin seni affetmesindedir
n
n diyerek, Sabri nin sırtını sıvazladı. Sefer Hocanın bu sözleri,
n
n Sabri nin içini aydınlatmıştı. Bir an önce kalkıp,
n
n arkadaşının yanına gitmek istiyordu. İzin isteyip,
n
n Sefer Hocanın elini öptü ve dükkandan bir ok gibi fırladı.
n
n Kuyumcular arastasına nasıl geldiğini
n
n bilememişti. Arkadaşı Fikret, henüz dükkanını açmamıştı. Kapıda bekledi onu. 15-20 dakika sonra, arkadaşı neşe içinde, Sabah sabah hayırdır Sabri kardeşim. Bir şeye mi ihtiyacın var. Ne kadar lazımsa vereyim dediğinde,Sabri, utanç içindeydi. Böyle temiz bir insana
n
n iftira atanların oyununa nasıl gelmişti?..
n
n Yok Fikret. Senden beni affetmeni istiyorum diye girdi söze. Fikret de şaşırmıştı.
n
n Sabri, olup biteni bir çırpıda anlattı. Fikret, gülüyordu. Bunları kimden duyduysan, onlar herkesi kendileri gibi sanıyor. Utanma duyguları ve Allah korkuları yok bunların. Onlara kimse itibar etmez ama
n
n sen nasıl kandın? diye sordu. Fikret in bu sözleri karşısında
n
n içi kan ağlayan Sabri, Affet ne olur? dedi. Fikret,
n
n Bu kadar üzülmüş olman bile affedilmeye değer kardeşim diyerek
n
n Sabri ye sarıldı.
n
n Adeta bir tüy kadar hafiflemişti Sabri. Gün boyu yüzü güldü. Allah a yalvardı. Eve geldiğinde huzurluydu. Onun bu halini gören
n
n karısı ve çocukları da mutlu olmuştu. Karısı, babasıyla görüşmüştü ve olup biteni de biliyordu. Sabri, ona sarılıp, Bir daha asla dediğinde, arkadaşının onu affettiğini anlamıştı.
n
n * * *
n
n Bugününüz dünden daha iyi olsun. Huzurlu ve sağlıklı günler dileğiyle...
n
n
n