Garibanın hakkını
gasbederek mal mülk sahibi
olduklarını sananlar, aslında
kendilerini aldatıyor...
Ağlayanın malıyla
gülene tanık olan var mı?..
Bakmayın
siz tafralara!..
Kimler neydi,
ne oldu...
Herkes bilsin ki, Yaradan öbür dünyaya
bırakmıyor cezayı...
Cüneyt Suavi nin
bugünkü öyküsü
işte böyle bir şey...

* * *

Genç adam, babasının vefatından çok, onun bıraktığı arsanın küçüklüğüne yanıyordu. Üstelik de bu arsa, üç kardeşe kalmıştı. Fakat o, erkek çocuk olmasından ötürü burasının kendisine yakıştığına inanıyor ve arsaya bir ev kondurmak için kız kardeşlerini atlatmanın yollarını arıyordu.

Adam, Allah vergisi dediği kurnazlığıyla kısa bir süre sonra bütün işleri halletti ve kardeşlerinin ellerine üç beş kuruş tutuşturup, arsayı üzerine geçirdi. Fakat, evi hangi parayla tamamlayacağını bilemiyordu. Sonunda, ona da bir çözüm buldu. Arsayı olduğu gibi, evi de bedavaya getirecek ve sağdan soldan alacağı borç paraları, inşaat malzemesine yatıracaktı. Adam, dil dökme konusundaki becerisiyle, ödemeleri uzun süre geciktireceğinden emindi. Enflasyon canavarı, borçlarını nasıl olsa birkaç yılda eritir ve kendisini hiç yoktan ev sahibi yapardı.

Genç adam, borç alabileceği kişilerin listesini yaparken, evin temel kazısını da bedavaya getirmeyi planlıyordu. Çünkü, arsanın zemini çok kayalıktı ve kazma işi çok para tutacaktı. Bunun için, dedesinden kalan el yazması Kur an ın arkasından koparttığı boş sayfa üzerine bir define haritası çizmeye başladı.

Evi düşündüğü yer, arsadaki dört ağacın tam ortasıydı. Çizeceği haritada, köyün biraz dışındaki tarihi çeşmeye bitişik olan bu arsayı tarif edecek ve ağaçların arasında müthiş bir hazine bulunduğunu belirtecekti. Kendisini bildiği günden beri babasıyla birlikte define aramaya gittiği ve kazmadık yer bırakmadığı için, bu tür haritaların inceliklerini gayet iyi hatırlıyor, çizgi ve işaretlerle donatılan eski bir haritanın, köy kahvesinde toplanan acemi definecileri çılgına çevireceğini adı gibi biliyordu. İşini büyük bir itinayla tamamladığında, haritayı kahvehane masalarından birinin altına atıp uzaklaştı.

Genç adam, birkaç gece sonra arsasına gittiğinde, tahmin ettiği manzara ile karşılaştı. Uzaktan görebildiği kadarıyla dört beş adam, gecenin soğuğuna ve inceden inceye yağan yağmura aldırmadan harıl harıl çalışıyor ve haritada tarif edilen ağaçların arasını kazıyordu.

Adam, daha sonraki gecelerde de tekrarlanan bu operasyonu uzaktaki bir ağacın altına kaykılmış vaziyette seyrederken, bütün mal varlıklarını eriten definecilikten ilk defa bir şeyler kazanmanın sevinciyle türküler mırıldanıyordu.

Genç adam, tamamlanmak üzere olan temel kazısını görmek için arsasına gittiğinde, daha da keyiflendi. Haritada tarif ettiği alan, sanki bir iş makinesiyle kazılmış ve arsayı bir kanser gibi saran büyük kayalar, tam istediği gibi parçalanarak arsa kenarına yığılmıştı. Böylelikle, temel duvarları için gerekli olan malzeme de hazırlanmış oluyordu. Bir sigara tüttürmek için o kayalardan birine oturduğunda, sağa sola atılan kırık küpleri ve adamların gözünden kaçan birkaç altını görerek bulunduğu yere yığıldı.

O gün bütün insanlar, dört ağaç arasından çıkartılan küpler dolusu defineden bahsediyordu.

* * *

Bugününüz dünden daha iyi olsun. Sağlıklı ve huzurlu günler dileğiyle...