Geçen hafta, Atatürk'ün 19 Mayıs 1919 günü Samsun'a çıktıktan sonra İstiklal Savaşını başlatmak üzere Havza üzerinden Amasya'ya doğru izlediği "Kurtuluş Yolu" güzergahından dem vurmuştuk. Bu hafta, söz konusu güzergahın bir kültür - turizm projesi olarak hayata geçirilmesi için başlatılan işlerin neden ilerlemediği ve hangi yanlışların yapıldığına değinerek sözlerimize devam edeceğiz.
***
Kurtuluş Yolu projesine Samsun kamuoyunun tanıdığı birçok isim katkı sağladı. Bunların arasında Büyükşehir Belediyesinin bazı yetkilileri, Ondokuzmayıs Üniversitesinden kimi akademisyenler ve sivil toplum örgütü temsilcileri bulunuyor. Bu isimlerden birisi de hem arkadaşım hem de popüler tarih konusunda Samsun'un önde gelen uzmanlarından birisi olan Sevgili Mehmet Köseoğlu...
Aynı zamanda kabiliyetli bir tarih öğretmeni olan Mehmet Hoca ile "Kurtuluş Yolu'nun geçmişi" hakkında epey sohbet ettim. Projenin yeniden canlandırılabilmesi için yapılabilecekler hakkında görüşlerine başvurdum.
***
Mehmet Hoca, "Ata Yolu güzergahının ortaya çıkartılması konusunda bir rapor istendiğinde, bu işe akademisyenlerin girmesi gerektiğini, Kavak - Havza bölümü için talep edilirse destek verebileceğimi söyledim." diye başladı söze. Ancak üniversite çevrelerinden beklenen katkı yeterince hızlı ve etkili gelmemiş olacak ki kendisine ısrar edilmiş. Büyükşehir Belediyesinin görevlendirdiği ekiple birlikte 2016 yılı boyunca bir tarihçi olarak güzergahın ortaya çıkartılması çalışmalarında yer almış. Sanatçı, şehir bölge plancısı ve tarihçilerden oluşturulan ekibe Samsunlu yerel tarihçi Baki Sarısakal da katılmış.
2016 yılında yapılan çalışmaları özetlerken, bir dönem askeri karargah olarak kullanılan Cümbüşhan, tarihi konaklama yerleri olan Üçhanlar ve Diphanlar mevkilerinin düzenlenerek nostaljik birer han biçiminde geri kazanımı planlanmış. Rotada bulunan ve önemli bir bölümü kaybolmuş tarihi çeşmelerin tekrar yapılması düşünülmüş. Köprü ve menfezlerin restorasyonları planlanmış. Yol üzerinde belli noktalarda elektronik ve bilişim teknolojilerinden faydalanılarak tarihi yolun anlatımı öngörülmüş. Bir takım anıtlar, taş tabelalar, tematik alanlar düşünülmüş. Çakallı köyünün tarihi rekreasyon alanı olarak düzenlenmesi önerilmiş.
***
Belediye, eski adı "Ata Yolu" olan rotanın ismini "Kurtuluş Yolu" olarak 2017'de değiştirdi. Bu arada güzergahın kent merkezinden geçişi konusunda bir görüş ayrılığı da baş gösterdi. Hatırlanacağı üzere tarihçilerin çoğu şimdiki Gebi Caddesi üzerinden giden bir rotayı gösterirken her nedense Kökçüoğlu - Unkapanı taraflarına sapıldığı varsayılarak çalışmalar ilerletildi bir ara... Üstelik de bu güzergahı savunurken, "İlyasköy tarafı Rum çeteleriyle doluydu, Gazi Paşa güvenlik gerekçesiyle başka bir rota izledi" diye hem tarihle çelişen hem de "Kurtuluş Yolu" kavramını daha baştan zaafa düşürecek bir söyleme gidildi. Üstat Osman Kara ve bazı başka araştırmacı - tarihçi isimler o vakitler bu açıklamaya çok tepki gösterdiler.
Hakikaten de tepkiler yerindeydi: Kurtuluş Savaşı gibi bir gaye ile, her türlü tehlikeyi göze alarak yola çıkan İstiklal Savaşımızın kahramanı Mustafa Kemal Paşa'nın, "ordu müfettişi" gibi bir unvanı varken, yanında belli sayıda sivil ve askeri erkanla hareket ettiği bilinirken üç beş Rum çeteciden korkup yolunu uzattığını söylemek abesle iştigaldi. Şehrin yakın mahalle ve köylerindeyken bu tedirginliği yaşamış olsa, daha içlerde Mamur Dağı, Havza ve Amasya tarafındaki aktif Rum çetecilerin yatağı olan bölgelerden nasıl korkusuzca geçtiği izaha muhtaç değil miydi?
Hiç şüphesiz, hem projenin mahiyetine hem de tarihi gerçeklere tamamen aykırı, talihsiz bir açıklama oldu bu... İşin adının değiştirilmesi ve ardından rota belirlemedeki bu garip izah, bana göre projeye kamuoyu desteğini azalttı.
***
Mehmet Hoca, bütün bunlar olup biterken olaya uluslararası bir derinlik kazandırma gayretiyle Lüksemburg merkezli "Kültürel Rotalar Merkezi" başta olmak üzere birçok kaynak ile temasa geçmiş. Kore'den Amerika'ya kadar birçok yabancı araştırmacının makalelerini temin edip tercümelerini sağlamış. Yolun Mustafa Kemal'den önceki dönemlerden itibaren kültürel bir rota olarak kimliğini ortaya çıkarmaya çalışmış ve ulu önderin geçtiği sırada, Anadolu ve dünyadaki sosyokültürel iklimi tespit etmeye gayret etmiş.
Baki Hoca'nın Başbakanlık Osmanlı arşivlerinde yaptığı çalışmaları ve oradan temin ettiği belgeleri Samsun'a taşıdığını söylüyor Mehmet Köseoğlu... Ancak bundan sonraki süreç belli ki iyi yönetilemedi. Konu kamuoyuna aksettirilirken doğru tanıtım yöntemleri izlenemedi. Hızlı gelişen süreçte ister istemez bazı yanlış değerlendirme ve tespitler de yapıldı. Yerel medya ile gerekli iş birliği ve bilgi akışı sağlanamadı. Galiba bazı iletişim kazaları da oldu.
Daha açık konuşmak gerekirse, çalışmanın esas konusuyla doğrudan bağlantılı Atatürkçü ve milliyetçi sivil toplum kuruluşları, gazeteciler ve akademisyenler kendilerini dışlanmış hissettiler. Kapalı devre yapılabilecek eleştiri ve düzeltmeler, kırıcı bir üslupla kamuoyunda yapılmaya başlandı. Projenin adından "Ata" ibaresinin çıkartılması samimiyetin sorgulanmasına yol açtı.
Beklenen kamuoyu desteğinin sağlanamaması üzerine yaşanan ekonomik sıkıntılar da eklenince rota üzerinde yapılması planlanan pek çok iş gecikti. Mehmet Hoca, 2017 temmuzundaki İşitme Engelliler Olimpiyatının hem maddi hem de manevi olarak kaynakların "Ata Yolu" projesinden uzaklaşmasına yol açmış olabileceğini de ifade ediyor.
***
Netice itibarı ile 2018 başlarında Mehmet Köseoğlu ve diğer tarihçiler, projenin istenen noktaya getirilemediğini görünce çalışmaları askıya almışlar. İşin o saatten sonra da pek ilerlemediği gözleniyor.
Geçen hafta yazdığımız gibi, projenin henüz bir konsepti bile oluşmuş değil. Sahaya yansıyan, - Kurtuluş yoluyla hiçbir alakası olmayan - birkaç hurda araç, bakımsız kalan bir iki kitabe ve aslına uygunluğu çok tartışmalı çeşmelerden başka bir şey yok gibi...
Üstelik, başka bir yer yokmuş gibi bu güzergaha konan Kapalı Cezaevi, çöp istasyonu, kedi çiftliği gibi konsepte zarar veren imalatlar burada... Son dönemde yapılan doğalgaz altyapı çalışması da tuz biber olmuş...
Kurtuluş yolu uzun bir konu... Gelecek hafta Allah ömür verirse kelama devam edeceğiz...