Ekmektir, anadır, yardır yavukludur.
Evlattır, aşktır, vatandır, yürektir, kutsaldır.
Son nehir ve son ağaç kuruduğunda son balık da yok olduğunda paranın ne kadar vasıfsız bir nesne olduğunu sadece bir nesne olduğunu anlayacağız. Unutmayalım ki;
Üzerinde yaşadığımız toprak, aslında onlarındı. Biz geldik onlara ait bu yerleri ellerinden çaldık. Ormanları yakıp rezidanslar diktik. Bitkileri ve hayvanları vahşice yok ettik. Doğa; hırsızlığı ve arsızlığı affetmez.
Doğayı yok etmek geleceği yok etmektir. Ağaçlar ayakta ölürken, toprak da ağlayarak ölür.
Doğanın vebalini almak veba gibidir. Cüzzam gibidir. Aynalara bakamaz olursunuz. Heyhat utanmak, feryat, figan nafile. Hepimiz Topraktan geldik, toprağa gideceğiz demeyi biliriz ama bu sadece laf- ı güzaftır. Söylemimize inanmadan toprağı hoyratça kullanırız.
Hoyratça üzerinde tepindiğimiz bu toprağı nasıl yeşertebiliriz? Toprağımıza sahip çıkmazsak, dağlar, denizler, ormanlar kısaca tüm doğa bizi terk etmez mi?
Ağacı, kuşu, kurdu, tırtılı, kediyi böceği, köpeği korumazsak onları yok edersek,doğanın muhteşem gücü de bizi affetmez. İçimizdeki nefret, öfke kin, intikam duygularından soyutlanmalıyız.
Üçüncü gözleri açık insanlar uzun bir süreçten beri doğanın teyakkuz haline geçtiğini görebilir. Dünyanın her yerinde her gün doğanın intikam haberleri geliyor. Korkunç yağmurlar, seller neden oluyor? İnsanlar azgın sularda boğuluyor hiç düşündünüz mü neden?
Çünkü ormanlar, dağlar, taşlar, hayvanlar sesi ve dili olmayan varlıklar ağlıyor. İşte tüm bu felaketlerin ortak dili onların gözyaşlarıdır. Onların sessiz gözyaşlarıdır. Onların sessiz çığlıklarıdır.
Sokağınızın köşe başında oturan o sokak kedisini düşünün. Hani yanından geçerken bazılarımızın onu aşağılayarak baktığı sokak kedilerinden söz ediyorum.
Sizler geceleri sıcacık yatağınızda uyurken o görev başında. Her bir kedi yılda 30.000 zararlı haşereyi yok ederek sizin hayatta kalmanızı sağlıyor.
Her gün tv. de izlediğiniz keneler ise doğanın askerleridir. Onlar da yakılan tavukların intikamını alıyor. Milyonlarca tavuğun niye katledildiğini ex maliye bakanı Kemal Unakıtan aslında benden daha iyi bilir. Hani şu milli yengemiz Ahsen Hanımın eşinden söz ettim. Doğa haklı olarak insanlığa karşı savaş açmıştır. Çünkü doğanın kendine ait servetini elinden alıyoruz. Ayı bir insana saldırıp öldürdü. Çünkü hes diye ayının yuvasını başına yıktılar. Hes derseniz ayı da pes der işte.
Arıların yok oluşu, balıkların tükenişi, buzulların eriyip dünyayı tehdit etmesi bunların hepsi doğanın intikam çığlıklarıdır.
Bazen kaldırımda yürürken tek bir ot görürsünüz. Tek başına cılız bir ot. İşte o bir başkaldırıştır insanlığa. Sessiz ve görünmeye bir isyandır. Ben o otları gördüğümde ona sevgi ile saygı ile bakarım.
Bazıları da insafsızca üzerine basar ve geçer. İşte basmak, ya da bakmak durup ona gülümsemek.
Kurtardığımız bir ot, bir ağaç, bir kaplumbağa, bir yudum su, bir solukluk hava bütün bunların hepsi aslında yeni doğacak bir çocuğun geleceğidir.
Keşke hepimiz bir karınca özeni ve tevazusu ile doğayı anlayabilsek, onun sesini dinlesek anlasak ve saygı duysak. Çözüm ne kadar da kolay.
Belki hiçbir zaman göremeyeceğimiz mutluluk tablolarının hayallerini kurabilmek, yüreğini şefkatle bize veren doğaya, hiç kavuşamayacağımızı bilsek de onu aşkla ve saygı ile sevmenin heyecanını tadabilmeyi düşlemek bile olağanüstü güzel bir duygu.
Madalyonun iki yüzü vardır. Görmek isteyenler üçüncü gözlerini açarlar.
Diğerleri mi? Onların gözleri hep kapalıdır zaten.
order abortion pill abortion pill where can i buy abortion pills