23 Nisan 1920 tarihi, Türk Milletinin hayatında
önemli bir dönüm noktasıdır...
Bu tarih; milletin kendisini yönetme bilincinin
ortaya çıktığı tarihtir...
Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir...
Büyük önder Atatürk, Kayıtsız şartsız ifadesiyle de ne demek istediğini şu sözlerle açıklamaktadır:
Kayıtsız şartsız ifadesiyle belirtilen; egemenliği milletin üzerinde
tutmak demek, bu egemenliğin bir zerresini, sıfatı, ismi ne olursa olsun, hiçbir makama vermemek, verdirmemek demektir. Bununla demek istediğim anlamı kolaylıkla anlayabilirsiniz.
 Bu sözler; çok partili hayata geçilince
daha da anlam kazanmıştır...
Millet, kendi iradesini ortaya koyarak,
kendisini temsil edenleri seçebilmiştir...
Sonra 1960 ihtilali...
27 Mayısı bayram olarak
kutlayan ayıplı bir ülke...
Ardından 12 Mart 1971...
9 yıl sonra 12 Eylül... Ve demokrasiye kontrollü dönüş...
Milleti temsil edeceklere
liderlerin karar verdiği bir dönem başlıyor...
Milletin değil, liderin
istediği TBMMye giriyor...
Ne fark etti?..
Biri sivil giyimli, diğeri üniformalı
Tek seçici...
 Oysa, büyük lider Atatürk ne demişti:
Milli emeller, milli irade, yalnız bir kişinin düşünmesinden değil, bütün millet bireylerinin arzularının, emellerinin bileşkesinden ibarettir.
Oysa, milletin yerine hep liderler düşünüyor...
Önümüzde genel seçimler var...
Yine millete sorulmayacak
ve liderler listeyi yapacaktır...
Demokrasi bunun neresinde?..
Sıkıntı; demokrasinin olmazsa olmazı
parti yapılanmalarında...
Milli iradenin ortaya konulmasına
aracılık edecek olan partilerin yönetimlerinde demokrasi
var mı?..
Millet bir gün bunu talep edecektir...
Çünkü, Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir diyen
bir büyük rehberin izinde yürüyenler,
bunu sözde değil, özde hak ediyor...