Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni
Ertuğrul Özkök ile Ahmet Hakanın
Umre ziyaretleri sırasında gerçekleştirdikleri
dizi yazıyı ilginç bir mevzuya rastlarım
diye takip ediyorum...
Anadolu Ajansı Bölge Müdürü olduğum dönemde, 1997 yılında kutsal topraklara giderek, hac farizasını yerine getirmiş, Mekke ve Medineden yaptığım haber ve çektiğim fotoğrafla bütün medyada ses getirmiş biri olarak, meraklanıyorum elbette...
Bakıyorum; bildik şeyler...
Bu yazı dizisinden çok,
Ertuğrul Özkökün köşesinde yazdıkları
dikkatimi çekiyor...
İçkiyi bırakacak mıyım? başlığını taşıyan
yazısını bir solukta okuyorum...
Umre ziyaretinden sonra içki içip içmeyeceği,
namaz kılıp kılmayacağı, oruç tutup tutmayacağı ve kurban kesip kesmeyeceği yönünde merak edilen
görüşlerini okuyucusuyla paylaşan
Özkök, inançlı biri olmasına rağmen
kendine göre gerekçelerle bunları yerine getirmeyeceğini
açık yüreklilikle yazıyor...
Ben buyum diyen Ertuğrul Özkök,
dindar görünüm altında her türlü rezilliği yapanların yanında
bu içtenliğiyle daha çok saygıyı hak etmiyor mu?..
Başkalarının inanç değerleriyle
oynamayıp,onları aldatmak yerine
Mevlananın dediği gibi
olan biri mi makbul; yoksa toplumda
dindar görünümün arkasına sığınıp,gerçek yüzünü saklayarak
kuytularda her türlü rezilliği yapan biri mi?..
Sizce hangisi?..
Samimiyetsizliğin her yanımızı
sarmaşık gibi kuşattığı bir dönemde,
Özkökün içtenliği bence çok şey ifade ediyor...
Tabii ki anlayana!..