İhanet ve sadakat, bir hayatı paylaşabilir mi?..
Bir an öyle olsa...
Ne kadar sürer?..
Ağlayan sadakattir hep...
İhanet ise, taş kalplidir, gaddardır...
Çünkü onun da işi bu...
Yalan ve yanlışlıktır tüm dünyası...
Aşık Veysel, ne güzel de söylemişti: Koyun kurt ile gezerdi, fikir başka başka olmasa.
Paul Jorglienin öyküsüdeki kuş; sevdalıdır, vefalıdır ve sadakat yüklüdür ama bedelini ağır öder...
* * *
İhanetin adı göçmen bir kuşa verilmiş,
sadakatin adı ise; bir serçeye...
Göçmen kuş bütün bahar ve yaz boyunca
küçük köyün üstünde uçmuş serçeyle beraber... Küçük sinekleri, kurtları yemişler,
kış yağmurlarıyla şaha kalkmış, derelerden su içmişler. Masmavi gökyüzünde dans etmişler,
çiçek açan ağaçlara konup, papatya tarlalarında gezmişler...
Birbirlerine söz vermiş kuşlar;
ayrılmayacağız diye.
Ama kış gelmiş,
göçmen kuş adına yakışanı yapmaya kararlıymış,
serçe ise her zamanki gibi sadık
ama sevgi de yabana atılmaz bir gerçek...
Serçe için ayrılık acı, ihanet kötüymüş...Yaşamaksa çok önemliymiş göçmen için...
O, baharların tatlı eğlencesiymiş sadece gel demiş serçeye,Benimle beraber. Başka bir bahara uçalım.
Serçe ise burada bekleyelim demiş yeni baharı... Göçmen kuş, Kış acımasızdır diyerek devam etmiş: Burada, aç kalır üşürüz.
Serçe, hayır diyerek itiraz etmiş, beraber korunuruz demiş...
Göçmen inanmamış serçeye ve gitmekte ısrar etmiş.
Serçe için gitmek nasıl bir ihanetse yaşadığı yere;
kalmak da aynı şekilde ihanetmiş sevgiliye...
Ve karar vermiş sevgiyi seçmiş
uçacakmış yeni bir bahara...
Göçmen ve serçe çıkmışlar yola,
ama serçe zayıfmış,
onun kanatları uzun uçuşlar için değil.
Dayanamayacakmış bu yola.
Oysa göçmenin kanatları güçlüymüş.
Çünkü o hep kaçarmış kışlardan
hep gidermiş zorluklarından kışın yeni baharlara.
Bir fırtına yaklaşıyormuş.
Göçmen hızlı gidiyormuş fırtınadan, yakalanmayacakmış
ama serçe iyice zayıf kalmış, yavaşlamaya başlamış
göçmene duralım demiş artık
biraz dinlenelim.
Göçmen itiraz etmiş, fırtına demiş, ölürüz.
Serçe çok fırtına görmüş, kurtuluruz demiş.
Ama göçmen yürü demiş serçeye
birazdan okyanuslara varacağız.
Serçe uymuş göçmene
peşinden son bir gayretle gitmiş...
Birazdan varmışlar okyanusa. Kurtuluşuymuş bu büyük deniz
göçmen için. Çok iyi bilirmiş buraları. Ama serçe ilk kez görüyormuş ve sanki
gökyüzünden daha büyükmüş bu yeni mavi.
Serçe artık dayanamıyormuş,
son bir sevgi sesiyle seslenmiş göçmene: Artık gidemiyorum... Göçmen serçeye bakmış,
bakmış ve devam etmiş. Okyanus çok büyükmüş, serçe ise çok küçük...
Okyanusun mavi sularına bir minik Sadakat gömülmüş...
İhanet ise, yeni bir baharın koynuna kanat çırpmayı sürdürmüş...
* * *
Bugününüz dünden daha iyi olsun. Mutlu ve huzurlu pazarlar dileğiyle...