Samsunspor taraftarları, Gaziantep-Malatya maçındaki şikeyi anlatan ve bir yaygın gazetede Süper Ligi sarsacak mektup haberiyle sakın umutlanmaya kalkışmasın!..
Hani, İtalya başardı, bizde de olur mu? gibisinden...
Hatırlarsanız İtalya, önce mafyayı bitirmişti...
Bu yüzden şikenin üzerine gidebildi ve tarihi takımların küme düşmeleri kararını cesaretle alabildi...
Türkiyede bunu yapabilmek için önce
herkesin kendi kapısının önünü temizlemesi gerekir...
Samsunda herkes birbirini tanır...
Kim neydi, ne oldu bilir...
Çok değil, 10-15 yıl önce başkalarının yanında çırak olarak çalışırken; şimdi han-hamam sahibi olanlar...
Onlarca şirkette gizli ve açık ortaklıklar...
İflasın eşiğinden servetin beşiğine...
Devlet, Nereden buldun? diye sormadı...
Açılan davaların sonucu ise, yargı tarihine geçecek nitelikteydi...
Ama belgeler elden ele dolaşıyor...
Sadi Subaşı, Samsunspor Kongresinde çok güzel bir öneri getirmişti: Hesaplar yargıya açılsın
Kimseden ses çıkmadı...
Oysa ne güzel olurdu...
İftira atıldığını ifade edenlere de aklanma fırsatı çıkardı...
Olmadı işte...
Samsunsporun kaleminin kırıldığı maç, Fenerbahçe maçıydı...
Üst üste iki deplasman galibiyetiyle bu maça çıkan Samsunspor, kaleci Keremin oyundan haksız yere atılmasıyla bitirilmişti...
Ve Türk Spor Tarihinde, ilk kez kırmızı kart gören oyuncuya ceza verilemedi...
Cinayeti Kör balıkçı değil, bütün Türkiye görmüştü...
Sonraki maçlarda da haksızlıklar sürdü, gitti...
Hakemleri kimler yönlendirmişti?..
Bazı taraftarlara yeni yönetim aleyhinde tezahüratta bulunmaları için para teklif ettiklerini duymayan mı kalmıştı?..
İlgisiz birini çıkarıp, Yönetim istifa etsin dedirtmekteki amaç neydi?..
Herkes temizliğe kendi kapısından başlamalı, peşinden de yargı, gizli veya açık ortaklıkları bilinenlere,Çok çalışıp kazandıysan, kaç lira vergi verdin? diyebilmelidir...
Aksi taktirde, gerisi havanda su dövmekten başka bir şey değildir...
Hırsıza, uğursuza göz yumanlar; en az onlar kadar suçludur!..