Günümüzde bir bulaşıcı hastalık git gide yaygınlaşıyor: Yoğunluk! Sosyal statüsü yüksek olanların, makam mevki sahiplerinin halkı çok rahatsız eden, hatta ona değersizlik duygusu hissettiren bu hastalığından millet olarak kurtulmadıkça; iletişim gücümüzü tamamen kaybedeceğiz, bu da demokrasimizin iflası anlamı taşıyor.
Makam mevki sahibi efendiler, beyler dürüst olun dürüst! Umursamadığınız insanları yoğunluk gerekçesiyle dışlıyor, böylece de onlara değersiz olduklarını hissettiriyorsunuz. Çok duydum yoğundum telefonuma bakamadım, dönemedim mazeretlerini ben.
Derdine derman arayanlardan kaçmak için yoğunluk gerekçesini ileri sürmek insanı yok saymaktır ki bu iletişim bilimcilere göre en büyük hakarettir. Hele hele halktan oy isteyecek olanların bu bilimsel gerçeğin farkında olmaları demokrasi adına büyük bir zorunluluktur.
Telefonunuz çaldı, bakamadınız. Mutlaka geri dönmeniz lazım. Görüşmek isteyenle gerçekten zaman bulamasanız bile yeteri kadar danışman ekibi kurarak iletişime geçmelisiniz. Makamınız, mevkiniz ne olursa olsun, bunu yapmalısınız, isterseniz de yapabilirsiniz.
İsteyen herkese randevu vermelisiniz, zamanı ekibinizle bulursunuz isterseniz, görüşmeyi onlar aracılığıyla sağlarsınız, sonra da bizzat kendiniz telefonla veya yüz yüze rahatlatıcı cevaplar verebilirsiniz. Böylece insanlar önemli, değerli olduğunu anlamış olurlar.
İletişim bilimci bir hocam bana dedi ki yok saymak, umursamamak yerine olumsuz da olsa hatta sözlerin hakaret de içerse, insanlara cevap ver. Böylece bile onlara değer verdiğini belli etmiş olursun.
Üniversite bünyesinde genel müdürlük ayarındaki üç ayrı görevi birlikte yürütürken bile bu öğüdü tuttum. Gerçekten başımı kaşıyacak zamanım yoktu ama cevap vermediğim ne bir talep ne de bir eleştiri-yorum bıraktım. İnsana değer vermenin bu zorunlu gereğini yerine getirmenin huzurunu yaşadım hep. Kimse bana yoğunluk gerekçesi üretmesin o yüzden!
Bir de oy zamanı köy köy, mahalle mahalle dolaşıp insanların elini sıkmak, sanki onları çok seviyormuş gibi rol yapmak bütün siyasîlerin uygulaması… ama bilinmelidir ki insanlar samimiyeti gösterişten çok güzel ayırt ediyor sezgisiyle. Yutmuyor yani! Derde derman olma yerine geçiştirmeyi, atlatmayı da!
Nasıl olsa oyu liderler alıyor, tepedekilerle iyiysem halka ihtiyacım yok, derde derman olma yolunda yorulmama gerek yok, herkese cevap vermeme gerek de yok diyen siyasîler, bürokratlar… Unutmayın ki liderlerin gücünü de erite erite bitiyorsunuz böylece. Sivil toplum kuruluşlarının sesi bu. Referandumda şaşırtıcı oyların dersi dikkatle okunursa duyulur bu ses! Boş verin şu yoğunluk teranesini efendiler boş verin, değer verin insanlara değer verin!