n
n n Hayat her zaman olduğu gibi kimsenin gözünün yaşına bakmadan akıp gider. Zaten hayatı şekillendirmek asla mümkün değildir. Ancak biz hayata göre şekil alırız.
n n Bu yazımı Ankarada kaleme aldım. 23 Nisan sabahı torunum Ilgaz´ın anaokulu bölümüne devam ettiği O.D.T.Ü ye gittik. Çocuk şenliklerini izledik. Ilgaz, henüz çok küçük bir çocuk ama diğer torunum M. Can gibi Atatürkü çok sevip bayrağına sahip çıkmayı biliyor. “Sevinin çocuklar, övünün büyükler” diye şarkı söyledi. Onlar çok sevinçli idi, ancak ben Türkiye de ne için ve neye sevinilir bilmem. Milliyetçiliğin dahi sorgulandığı ülkemde neye sevineceğimi gerçekten bilmiyorum.
n n Geçenlerde Başbakan iyi bir laf etmiş; “akarsularımız, göllerimiz kuruyor, ormanlarımız tehdit altında” diyerek küresel vicdanlarımızı sorgulamış.
n n İyi hoş ama insanda önce bireysel vicdan olmalı. Gel gör ki; ne küresel ne de bireysel vicdan kalmadı artık. Cumhuriyet Bayramı, 30 Ağustos Zafer Bayramı, 19 Mayıs Gençlik ve Spor bayramlarının unutturulmaya çalışıldığı ülkemde; içimiz kan ağlıyor.
n n Türk bayrakları paçavra muamelesi görüp, Atatürk heykelleri çöplere atılıyor. Milli değerler yozlaştırılıyor. Sosyal erozyona sürükleniyoruz. Otizm ile ateizmin dahi eşleştirildiği Türkiye de her şey için geç kalmadınız mı?
n n İnsana, kadına ise had safhada şiddet!!!...
n n Teröristler baş köşede ağırlanıp, nazlanırken ve de terör bitmezken, dokunulmazlıklarınızı kaldırmamışken, bizler GDO lu ürünleri yerken, yoksul ülkemiz kan ağlarken, onca Suriye vatandaşını kucaklarken, uyuşturucu ve kara para trafiği hiç bitmezken, terörist mi, aktivist mi gibi bir ilahi komedya tartışılırken…. Siz geç kalmadınız mı?
n n Yoksulluk ve yolsuzluğa boğazımıza kadar batmışken. İkinci bir boğaz açma projeniz varken, onca orman bitki örtüsü ve hayvan türü yok edilecekken, eko sistem bir kez daha hançerlenecekken biraz geç kalmadınız mı? Dört bir yanımızı düşman sarıp, Türkiye Amerika’nın elektronik prangasında iken...
n n HES ler uğruna dinamitlenen dağlar havada uçuşurken, yuvası yıkılan ayı; intikam için bir imama saldırırken, bir türlü çıkarılamayan hayvan koruma yasası henüz çıkmamışken, insanlarımız laik ve anti-laikler diye ayrışmış, ayrıştırılmışken...
n n En önemlisi de Genelkurmay Başkanı nın, subayların hala bilemediğimiz nedenlerle tutsaklılıkları sürerken; yazarların, gazetecilerin suçlarını kendileri dâhil bilmezken. ‘Akil adamların’ hangi akla hizmet ettiğini bizler anlamamışken, siz geç kalmadınız mı? Vicdan; insanı, insan yapan unsurdur. İnsanı insan yapan ise kendi vicdanıdır.
n n Bırakın siz küresel vicdanı, bireysel vicdanlarımız için geç kaldık, geç bırakıldık biz!!!
n